|
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr
)
|
Kurban Bayramı ve bize düşen görevler
Mübarek Kurban Bayramını yarın kutlamaya başlayacağız. Bildiğiniz gibi, bu bayram 4 gün... İlk günü dinimizin bize emrettiği görevleri yapacağız, ondan sonra da ziyaretler, tebrikleşmeler faslı başlayacak. Tabii ki bu saydıklarım şu anda uygulanabiliyor mu, uygulanamıyor mu pek bilemem... Çünkü son zamanlarda ortalıkta birçok çatlak sesler çıkmaya başladı. Kendini İslam Bilgini olarak gören bir takım kişiler fetva okumaya çalışıyorlar. Hele bir de bu kadar sene sesleri çıkmadığı halde bu yıl horoz kesilen ulemalarımız var ki, onlar da cabası... Anlayacağınız her kafadan bir ses çıkıyor.
Bu Kurban konusunda benim daha önce söylediğim bir söz vardı, hatırlayacaksınız; hayatında kurban kesmemiş, alnı secde görmemiş, dinle, imanla alakası olmayan bazı elit tabaka entelleri, nereden ve kim düğmeye bastıysa, sağda, solda zırıldanmaya başladılar. Mübarekler sanki Türkiye'nin en büyük din ulemaları... Aşındırmadık TV istasyonu bırakmadılar ve bildiklerini okurlarken ben de onlara karşı çıkmış, "Din otoriteleri dururken, bu işleri konuşmak size mi kaldı?..." demiştim. Tabii benim bu yazım mütedeyyin insanlarımız tarafından çok beğenildi ve bir bakıma onların yüreğine su serpti. Bu konudan daha fazla bahsedip de, sizi sıkmak istemem ama o zaman da söylediğim gibi, madem ki bu konu dinsel bir olay, bırakalım da ülkenin en büyük dini kuruluşu olan Diyanet İşleri görüş versin.
Nitekim Kurban Bayramı hakkındaki devletin resmi görüşünü de yansıtan Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yayınladığı bildiriyi özetleyerek, yarın bütün okurlarıma vereceğim.
Parayı sokakta mı buldular?..
Kaç gündür bana gelen notlar arasında güzelliği ön plana çıkaran, neşeyi yansıtmayan çalışanları bulmak için uğraşıp, duruyorum ama nafile... Belki de benim suçum... Hep yakınmaları, serzenişleri, ağlamaları, haksızlıkları bu sütuna yansıttığımdan dolayı mıdır nedir bilmiyorum, keyifli bir yazı çıkaramadım. Kendi kendime, Hadi keyiflisini çıkaramadın bari pahalı olanını yaz..." diyerek, sizlere bir altın saat hikayesini konu edeceğim.
Olayı duyduğumda, meşhur Çırağan Palace Oteli'ndeki Collection mağazasının sahiplerinin kulaklarını çekesim geldi. Müşterinin biri geçenlerde oraya giderek, Cartier marka bir altın saat almış, 1900 Dolar da para ödemiş. Ama zamanla aldığı saatinin ekranında ki romen rakamlarının uçtuğunu görmüş. Tabii ne yapacak, hemen mağazaya başvurmuş. Ama ne görsün, bu hatayı telafi etmek için yapılacak işleme karşılık kendisinden 3000 Dolar istemişler. Yani astarı yüzünden pahalıya geliyor. Şimdi bu mağaza sahibine soruyorum; Bu mübarek markalar bütün dünyada satılıyor ve hiç fire vermiyor da, sizin sattıklarınız neden böyle çürük çıkıyor?.. Bu konuda kulağıma gelen dedikodulardan bahsetmek istemiyorum ama siz de işinizi adam gibi yapın ve bana da bilgi verin.
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|