İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar, acaba neden oylarını ve dolayısıyla sandalye sayısını da artırarak, son seçimi kazandı?
Cevap temelde iki kelimeden ibaret:
1. İstikrar.
2. Ekonomi.
Aznar'ın bu iki konudaki mükemmel yönetimi, İspanyol seçmenleri, sandık başında merkez sağın liderini yeniden desteklemeye itti..
Aznar'ın iktidar yıllarına dikkat edildiği zaman, Başbakan'ın bu iki konuda programını hiç taviz vermeden yürüttüğü dikkati çekiyor.. Hiçbir baskı, onu programının dışına itemedi..
Ve tabii ki Aznar, ekonominin düzelmesinin yarattığı gelir düzeyi artışını, toplumun tüm katmanlarına yansıttı..
Başarısı küçümsenecek gibi değil. Bakın 4 yıl öncesi seçimlerde Aznar'ın oyu yüzde 38.8 idi. Bu seçimde oy oranı yüzde 44.5'e yükseldi.. Bu oran da ona, parlamento çoğunluğunu, dolayısıyla da tek başına iktidar olma olanağını sağladı..
Bu arada oy ve iskemle kaybeden Sosyalist lider Joaquin Almunia, uygar dünyadaki genel eğilime uyarak derhal istifa etti..
Aznar'ın bu başarısını, bizim siyasiler dikkatle izlemeli ve değerlendirmeli diye düşünüyoruz..
Ayrıca Almunia'nın istifasını da tabii. Ama bu ikinci şıkkın ülkemizde gerçekleşeceğine hiçbir şekilde ihtimal vermiyoruz.. Bizde liderler, yenilen pehlivanın güreşe doymaması gibi, koltuğu hiç bırakmadan yollarına devam ediyorlar.. İşin bir başka ilginç yönü, bu partilerin yönetim kadroları da, liderlerinden hiçbir zaman hesap sormuyor.. Ahbap-çavuş ilişkisi...
Biz eğer KKTC vatandaşı olsaydık oyumuz, dış politikada zaman zaman ne kadar ters düşsek de, yine Rauf Denktaş'a giderdi..
Sevgili Kıbrıs Türkleri;
Bu seçim alelade bir seçim değil.. KKTC'nin geleceğinin belirleneceği 2000'li yılların kilit seçimi..
Sizleri barışa, refaha götürecek bir lider mi istiyorsunuz, yoksa yine bütün dünya ile gerginliğe sürükleyecek bir lider mi?
Mantık ve akıl tek istikameti işaret ediyor.. O da Rauf Denktaş...
Oylarınızla, Rauf Denktaş'a sizi esenliğe çıkarması için destek vermenizi bekliyoruz..
Biliyorum ki, bu yazıdan sonra adadaki rantçılar, bu düzen devam etsin diyenler, kendileri refah içinde oturup, halka hiç önem vermeyenler, bankalardaki paraları batıranlar, İngiliz pasaportu taşıyanlar yine bize veryansın edecekler.. Daha evvel de ettikleri için buna adımız gibi eminiz.. Ama bunlar bizi, size doğruları söylemekten alıkoyamaz.. Geçmiş dönemlerde de alıkoyamamıştı zaten..
Rauf Denktaş'la Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki tartışmalarımız, benim Başkan'ı eleştirmem, sadece yöntem ile ilgilidir. Yoksa esasta bir ayrılığımız yok.. Müzakere süreci ve şekli ile ilgili ayrı düşüncelerdeyiz.. Hepsi bu..
Bakın biz, müzakerelerin New York'ta yapılmasını savunurken, Denktaş ve tabii Ankara, adada yapılmasını savunuyordu.. Sonunda bizim savunduğumuz noktaya geldiler.. Şimdi hem Denktaş, hem de konuştuğum Ankara, görüşmelerin yüzyüze yapılmasının erken olduğunu savunuyor.. Biz ise Denktaş'ın Klerides'e, "Gel karşıma otur bakalım" demesi gerektiğini öne sürüyoruz..
Geçenlerde Rauf beyi desteklediğim yazımdan sonra, bazı aklı evveller eski tartışmalarımızı hatırlatmıştı.. Bunlar hem ne olup bittiğini bilmiyorlar, hem de bilmediklerini bilmiyorlar.. İşin bir başka kara mizah yönü de bu..
Sevgili Kıbrıs Türkleri;
Şuna inanın ki, sizleri istediğiniz refah düzeyine, saygınlığa ancak Rauf Denktaş taşıyabilir.. Onun için sandıkta Rauf Denktaş deyin.. Bu sizin çıkışınız, hatta bir anlamda kurtuluşunuz da olacaktır...
Not: Tüm okurlarımızın mübarek Kurban Bayramı'nı yürekten kutlarız..
