kapat

22.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İLKER SARIER

Ne oldu şimdi?..

"Yaşasın Aziz Yıldırım başkan seçildi, Cimbom'un şampiyonluğu 2 yıl daha garanti" diyerek fanatiklik yapmak bana yakışmaz.

Biz, gelin yorum yapalım:

Fenerbahçeli'lerin büyük iddiasıdır:

"Fenerbahçe demek, Türkiye demektir!" derler...

Yürekten katılıyorum...

Ama, Fenerbahçe Türkiye olunca, Galatasaray da Avrupa, olmuş oluyor, haliyle...

Ayrıca sahiden de Fenerbahçe ile Türkiye adeta ikiz gibiler...

Baksanıza....

Türkiye, dünya ekonomi-politikasında yıllardır ikinci ligde oynadığı halde...

Şirin liderlerimiz hiç değişmiyor...

Fenerbahçe de...

Milyonlarca taraftarını neredeyse futbola küstürmüşken, tutup aynı başkanı tekrar seçiyor...

Aziz Yıldırım'ın tekrar seçilmesi üzerine "fenerli" ama "objektif" medyamız öyle bir hava pompalamaya başladı ki, sanırsınız Fener, 1. Aziz Yıldırım döneminde ortalığı kasıp kavurmuş...

Hiç kimse sormuyor:

Birinci ile İkinci Yıldırım arasında ne fark var, diye...

Haaa, bir fark var...

Listeye Uğur Dündar girdi...

Fener'i evire çevire yenenleri Arena'da rezil rüsva edip, rakiplerin yüreğine korku salaraktan, kulübe hizmet verecek...

Birisi bana farkı anlatsın, hemen kabul edeceğim...

Sakın, Galatasaraylıyım diye "Sana ne Fener'den" demeye kalkışmasın kimse...

Türkiye'nin dünyanın 1. liginde oynaması gibi, Fener'in de 1. ligde başarı göstermesi bizim meselemizdir.

Fenerbahçe demek Türkiye demek, olduğuna göre...

Ayrıca, bazı spor yazarları gibi futboldan anlamadığımı sanmayın sakın...

İki ay idman yapsam "bugünkü Fener"de rahat oynarım...

Fener oynanmayacak takım değil ki!..

Biri bana lütfen anlatsın:

Kongre oldu da, ne oldu?..

Başarının devamı için mi bu tercih?.. Aklım hafsalam almıyor!..

Türkiye ile Fenerbahçe ikiz gibiler...

Dön baba dönelim

Fenerbahçe ile Türkiye'nin ikiz gibi olduğunu söyledim ya...

İşte bir ispatı daha:

Fenerbahçe, Aziz Yıldırım'ı tekrar seçerek nasıl kendi etrafında döndüyse...

Mesut Yılmaz da, Anayasa değişikliği teklifinde, aynı biçimde kendi etrafında dönüyor...

"Açık oylama yapalım" diyor Mesut Bey...

"Açık oylama"ya nasıl geçilecek?..

"Gizli oylama" ile...

Gizli oylamada, "Demirel'e oy vermeye" ikna edilemeyen vekiller, açık oylamaya nasıl ikna edilecek?..

Mesut Bey'in önerisi, en kral hukukçuyu bile çuvallatacak bir hukuk bilmecesine benziyor.

Fakültede böyle bir cümle kurmuş olsaydık, Anayasa hocalarımız Anayasa'yı kafamızda parçalarlardı...

Dön baba dönelim!..

MİT
MİT müsteşarı, Aydınlık dergisine çok kızmış... Şu MİT, bütün millete yarandı bir Aydınlık'a yaranamadı...

Gülen
Emekli paşa Güven Erkaya, "Fethullah, Hizbullah kadar tehlikelidir" demiş... Ömrümüz olursa onu da göreceğiz... Tehlike mi, değil mi?..

Uras
Güngör Uras, "Helikopter devi oluyoruz, parayı verdiğimiz halde haberimiz yok" diyor... Üzümü ye bağını sorma!..

"Şeriat-light"
İran seçimlerini reformcuların kazanması, ilginç bir tartışma başlattı. Reformcularla muhafazakârlar arasında ciddi bir fark var mı?.. Bir görüş, her iki tarafın da şeriat devletinden yana olduğunu, bu nedenle reformcu çizginin olsa olsa "Şeriat-light" olabileceğini söylüyorlar. Ben bu görüşe katılmıyorum. Prensip olarak, Şeriat'ın light olabileceğine inanmıyorum. İran'daki reformcu çatlamanın henüz çok taze ve ince olsa bile ciddi bir çatlak olduğunu düşünüyorum. Evet orada çağdaş bir devrim olmadı ama "evrim"in başladığından da kuşku duyulamaz...

Orhan Pamuk
Edebiyatçı Orhan Pamuk, Diyarbakır'a "söyleşi"ye gitmiş... Ne söyleşecek?.. Tabii ki edebiyat... Fakat bir soru üzerine Orhan Pamuk, "Ben Kürt edebiyatından anlamam" deyince dinleyicilerin çoğunluğu salonu terketmiş... Öyle anlaşılıyor ki Pamuk, Türkiye'ye verip veriştirseydi huşu içinde dinleyeceklerdi? Vatandaş açısından bakınca sakatlık şurada: Edebiyatçı dinlemeye geliyorsun ama derdin edebiyat değil... Eh!.. Orhan Pamuk açısından bakınca da, Diyarbakır sosyetesi ile Der Spiegel arasında önemli bir fark görünüyor...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır