kapat

22.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Hiç de "Acemi" değillermiş!

İran, büyük bir uygarlık. Sadi'yi, Hafız'ı, Hayyam'ı yetiştiren uygarlık büyük olmaz mı hiç?

Bu efsane şairler gibi Mevlana'nın da yazdığı dil olan Farsça, dünyanın en önemli hazinelerinden birisi.

Osmanlı, tarihi boyunca İran'la uğraşmış.

Belki de bu gerilim yüzyıllarının sonucu olarak, koskoca İran kültürüne haksızlık etmiş ve Acem adını "Acemi" kelimesiyle küçümsemişiz.

(Biz nedense ulusal onur konusunda pek duyarlıyızdır ama başka halklara ne kötülükler ettiğimizi pek düşünmeyiz!)

***

Ancak İran halkı esas haksızlığı kendi mollalarından gördü.

Pehlevi ailesinin baskı rejiminden kurtulma umuduyla Humeyni'ye kucak açarak, yıllarca sürecek olan felaketini hazırladı.

Evin cezaevi, dünya zulüm tarihine geçen uygulamalara tanık oldu.

Burada genç bakire kızları öldürmeden önce tecavüz ediyor ve böylece cennete gitmesini engellemiş oluyorlardı.

İşte böyle bir din anlayışıydı mollalarınki.

Bir yandan da ülkelerindeki rejimi ihrac etmek derdindeydiler. Bu strateji Türkiye'nin canını çok ama çok yaktı.

Sadece son zamanlardaki Hizbullah hareketini kasdetmiyorum: 1980 öncesinin kanlı çarpışmalarını soruşturan bir savcı dostum, hangi olayı inceleseler altından İran parmağı çıktığını anlatmıştı.

***

Şimdi Hatemi'nin 1997'de başlattığı reform hareketi, büyük bir ivme kazandı.

Seçimlerden yüzde 73 başarıyla çıkmak azımsanacak bir şey değil.

Ama İran'ı yakından tanıyan bütün gözlemcilerin belirttiği gibi, daha reformcuların önünde çok yol var.

Hatemi akıllı ve dengeli bir lider.

Yıkıp devirmemeye, rejimi daha radikal noktalara sürüklememeye dikkat ediyor.

Geçen yıl Kasım ayında UNESCO'ya gittiğimde, Genel Direktör Federico Mayor, Hatemi'yi konuk ediyordu.

Daha sonra bize bu görüşmeden çok etkilendiğini, açık fikirli, demokrat ve kültürlü bir şahsiyetle tanışmanının heyecanını yaşadığını söylemiş, hatta veda konuşmasında Hatemi'nin cümlelerine yer vermişti.

İran halkı yüzünü aydınlığa döndü.

Ne kadar sürerse sürsün, sonunda hakettiği demokratik ve saygın yaşama kavcuşacak.

Ama bu arada çekilen acıları düşünün.

Birkaç mollanın kafasındaki modelin uygulanması uğruna onbinlerce insan öldürüldü, işkenceden geçirildi, yüzbinlerce İranlı ülkesini terketmek zorunda kaldı.

İlerde bu dönem İran tarihindeki kapkara bir parantez olarak anılacak.

"Bunca acıya değer miydi?" diye düşünüyor insan.

Ama ne yapalım ki bizim gibi ülkelerde gerçek demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüğe kavuşmak için ağır bedeller ödemek gerekiyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır