Öğretmenlerle ve onların dertleriyle galiba benden başka ilgilenen yok... Çocukluğumda onlardan çok dayak yediğimden midir nedir, aramızdaki bağ bir türlü kopmuyor, kopmadı ve galiba kopmayacak da... İyisiyle, kötüsüyle ülkeye, bu vatanın gençlerine feyiz veriyorlar, yetiştiriyorlar, yetiştiremeseler bile insanlarımızın belirli bir seviyeye gelmeleri için çaba gösteriyorlar.
Öğretmenlerimiz gerçektenden de unutulmaması gereken, kulak ardı edilmemesi gereken insanlarımızdır. Düşünün bir defa, bir anne, baba bile kendi çocuğuna evinde bakarken sinirlenip, ne hallere girer. Ya öğretmenler, her sene en az 50 tane huyu, suyu birbirlerine benzemeyen çocuklarla cebelleşir, dururlar. Görevleri onları hem eğitmek, hem de öğretmektir. Düşünün bir sınıfta ayrı ayrı akıllara sahip en az 50 çocuğu bir çizgide tutacaksın, sonra da onların akıllarına bilgi yerleştireceksin. Söyleyin bunu kim yapabilir?... Tabii ki ancak öğretmenler... Onların yüreklerinde olağanüstü bir özveri, sabır ve inanç vardır.
İşte bu bahsettiğim öğretmenlerimize arada bir ek ders ücreti ödenir. Bu ödenen ücretler onların emeğine karşılıktır ve analarının ak sütü gibi helal paradır. Ama bizim Milli Eğitimdeki yöneticilerimiz bu ödemeyi bile zamanında yapamaktadır. Buyrun size bir misal; 1 Şubat tarihinde ödenmesi gereken ek ders ücretleri, Mal Müdürlüklerine henüz emir gelmediğinden tüm Türkiye çapında ödenememiştir. Sayıları 550 bini bulan öğretmenlerin ellerine bu para yarı yıl tatilinde bile geçmediyse ne zaman geçecek?... Bunlar yarı yıl tatilinde eşlerinden, dostlarından borç alarak bir yerlere gidip, dinlenmeye çalıştılar. Ama şimdi borçlarını ödeyemiyorlar. Benim bildiğim devlette devamlılık vardır ve ülkenin dört bir yanında çalışan öğretmenler bunu aynı anda almalıdır. Bu paralar bile parçık-pürçük veriliyorsa yazıklar olsun yöneticilerimize!...