|
NEBİL ÖZGENTÜRK(nebilo@sabah.com.tr
)
|
Köpek Davası!
Tam iki yıl iki aydır süren bir "köpek davası" var Sultanahmet'te, ilginç bir de öyküsü! "Davacı" tek parti döneminin muhalifi Zekeriya Sertel'in kızı Yıldız Sertel, "davalı" da Erdal İnönü'nün kayınbiraderi armatör Selim Sohtorik.
Hiç pes etmedi, tam iki yıl iki ay uğraşıp durdu Yıldız Hanım... Hâlâ da azimle uğraşıyor..
1997'nin 9 Ekim akşamı, Ada sahillerinde dolaşırken buldog cinsi iki köpeğin saldırısına uğramış ve kalça kemiği kırılmıştı...
Aylar süren tedavisi(ki hâlâ zorlukla yürüyor) iş, el ve ayaktan çekilmesi bir yana, bir başka "dava"nın peşine düşmüştü o günden bu yana;
Köpeklerin sahibi Selim Sohtorik'in..
"Neden köpekleri başıboş bıraktınız, neden kaçıyorsunuz mahkemeden!" diyerek "dava"sının ısrarla takipçisi olmuştu iki yıl boyunca...
Kendi ifadesiyle bir insanlık ve uygarlık dersi vermek istiyordu..
Adı, Yıldız Sertel..
Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt bir bilim kadını..
Hayatı bilimsel çalışmalarla ama "sürgün"de geçen bir dava kadını..
Evet, sürgünde..
Provakatif bir yangınla kül olup, kırılıp dökülen ünlü Tan Gazetesi'nin sahipleri Zekeriya ve Sabiha Sertel'lerin kızı olması nedeniyle, sürgünde..
MİLLİ ŞEF
"Hınzırlık yapıyorsun" diyenler olabilir ama iki nedenle ben de bu "dava"nın peşindeyim ve satır aralarında biraz eğlence biraz hüzün olan bir yazı yazmak istiyorum müsaadenizle!
Birincisi, Yıldız Hanım'ın belki de daha çok Cumhuriyet'in çileli "40 kuşağı"nda görülebilen soluksuz ısrarı, diğeri de taraflar arasındaki yarım asır sonraki karşılaşma (mı?) diyedir..
Öyle ya, Sohtorik'ler (bilenler bilir) İsmet Paşa CHP'sinin önemli kurmaylarındandı.. (Ki Selim Sohtorik, Erdal İnönü'nün eşi Sevinç Hanım'ın kardeşidir.)
Zekeriya Sertel de yaşamı boyunca tek parti dönemine muhalif olmuş bir yazar ve düşünürdü.. Hatta, anılarını kaleme alırken, TAN Gazetesi bölümüne ilişkin şu satırları yazan bir mağdur!
"Tek parti(CHP) tek şef(İsmet İnönü) sisteminin kaldırılmasını, diktatörlüğe son verilmesini isteyen yazılar yazıyorduk. Tabii İnönü, bunu hoş görmedi, hatta o zamanki CHP de hoş görmedi. Önce bizi telefonla susturmaya çalıştılar, çünkü o zaman adetti, muhakkak talimatı telefonla verirlerdi. Ki bana da 'kesin bu kampanyayı' diye talimat verdiler. Ben dinlemedim, 'siz başkasına laf anlatın' diye cevap veriyordum. Kanunla kapatamadılar.. Durdular durdular, gençleri alet ederek onları kullanarak yıkmaya kalktılar!"
"VURUN, KIRIN"
Evet, Zekeriye Sertel'in de yazdığı gibi 4 Aralık 1945'te, Tan Gazetesi, kolluk kuvvetlerinin gözü önünde binlerce kişi tarafından saldırıya uğradı. Baskından bir gün önce tek parti yanlısı Tanin Gazetesi yazarı Hüseyin Cahit, "Kalkın, ey ehli vatan!" başlıklı "kışkırtılanlar"ı daha da kışkırtan bir yazı yazmıştı. Serteller, canlarını zor kurtardı. Gözaltına alınıp, tutuklandılar. Zekeriya ve Sabiha Sertel, daha sonra baskılardan yılıp, yurdu terketti, kızları Yıldız da yanlarındaydı..
Ve çok uzun yıllar sonra, Yıldız Sertel, anne babanın ölümü ve sürgün döneminin ardından İstanbul'a dönüp hayata karıştı.
Bu dünyadan göçüp giden Zekeriya ve Sabiha Sertel'in anısına Sertel Gazetecilik Vakfı'nı kurdu. Vakıf, her yıl 4 Aralık'ta kimi etkinlikler düzenliyor, ödüller veriyordu..
Geçen hafta bir kez daha yapılmıştı tören ve Yıldız Sertel (kalça kemiğindeki kırılma nedeniyle) yine binbir zorlukla gelebilmişti salona.. Ve ilginçtir ki aynı günlerde Sultanahmet'teki 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde Selim Sohtorik-Yıldız Sertel arasında iki yıldır süren "köpek davası"nın belki de yirminci celsesi görülecekti. (İşin hınzırlık yanı galiba burası.. Zamanlamadaki tesadüf!)
***
Peki ne zaman sonuçlanacaktı bu dava, Yıldız Sertel'in "ısrarla" üzerine gittiği sorun neydi?
Tabii hiç kimse "karar günü" konusunda kehanette bulunamaz ama Yıldız Hanım hem maddi hem manevi tazminat ödemesini istiyordu Selim Sohtorik'in.
"Bilim adamı, gazeteci, yazar" ve Sertel Gazetecilik Vakfı Başkanı olarak birçok faaliyeti bu "saldırı" nedeniyle aylar boyunca gerçekleştiremediğini, araştırmalarını yapamadığını, davetlere katılamadığını, kitap yazamadığını söylüyor ve manevi bir zarara uğradığı için de "karşı taraf"ın hapisle cezalandırılmasını istiyordu..
TAZMİNAT DAVASI
Ve "saldırı" sonrasından bugüne kadar süren ameliyat, tedavi ve ilaç masraflarından dolayı da maddi bir zarara uğradığını ileri sürerek yine "karşı taraf"ın para cezasına çarptırılmasını talep ediyordu..
Ama tüm bunların ötesinde, uygar bir ülkede olması gereken tavrın kendisine gösterilmesini rica ediyordu.
Öyle ki, Selim Sohtorik'in (tanık ve kanıtlara rağmen) köpeklerin kendisine ait olmadığını ısrarla söylemesini, ameliyat sırasında bile geçmiş olsun dileğinde bulunmamasını "nezaketsiz" bir davranış olarak değerlendiriyordu.
Duruşmalara katılmamasına da bir anlam veremediğini söylüyordu tabii.. (Bu arada Selim Sohtorik sadece bir kez mahkemeye gelmiş ve şu ifadeyi vermiş; Benim köpeklerimi Heybeliada'da herkes tanır ve sever. Bahçeden dışarı çıkmazlar. Ancak bahçıvan dolaştırmak için köpekleri dışarı çıkarır. Olay sırasında evde değildim. Akşam eve geldiğimde Yıldız Hanım yolun ortasında yerde yatıyordu. Sanırım polis otosuna binmeyi kabul etmemiş. Daha sonra ambulans geldi ve hastaneye götürdüler.)
Ve bir de "sahipli" dahi olsalar köpeklerin sokakta başıboş bırakılmaması gerektiğinin altını çizmek istiyordu Yıldız Sertel...
Tüm bu sebeplerden dolayı "köpek davası"ndan vazgeçmeyeceğini, yıllar sürse de takipçisi olacağını belirtiyordu..
Kısacası, Selim Sohtorik'e "vicdan borcu"nu eninde sonunda ödeteceğini söylüyordu ısrarla..
Başsağlığı
Olmadı, kurtarılamadı Hasan Kazankaya.. Daha üç hafta önce "Çok yönlü sanatçı, film yönetmeni, yapımcı, yazar ve İstanbul eğlence hayatının mekan kralı Hasan Kazankaya, bir hastanede zor durumda, dostlara duyurulur" diye bir yazı yazmıştık. Dostları yetişti, Kazankaya "zor durum"dan kurtuldu ama ölümden kurtulamadı.. Cenazesi, yarın öğle namazının ardından Teşvikiye Camii'nden kaldırılacak. Dostlarına duyurulur.. Sevenlerinin başı sağolsun.
|
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|