Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türk Yargıcı Dr. Rıza Türmen, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 51. yıldönümü nedeniyle, Yargıtay'da "İnsan hakları" konulu bir konferans verdi. Türmen iki saatlik konuşmasında, AİHM kararlarının devletler için bağlayıcı özellik taşıdığına dikkat çekerek, Öcalan davasına ilişkin "tedbir" kararı konusunda Türkiye'ye örtülü mesaj vermiş oldu. Konferans sırasında Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'la, AİHM Yargıcı Türmen arasında ilginç bir diyalog da yaşandı. Türmen konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Avrupa Anayasası" özelliği taşıdığını ve devletlerin bu Anayasa'ya uyma zorunluluğu bulunduğunu belirtti ve "AB'ye girebilmek için demokrasi adımları atmamız gerekiyor. Türkiye ev ödevlerini yapmak zorunda. Bu ödevleri nasıl yapacağı da AİHM kararlarında yazılı" dedi.
AB üyeliği: Türkiye'nin AB'ye üyeliği, Atatürk'ün başlattığı modern çağdaş devlet kurma girişiminin bir aşamasıdır. Türkiye'nin bu hedefine ulaşması için demokrasi ve İnsan Hakları konusunda adımlar atması şart. Türkiye'nin kendisine verilen ev ödevlerini yapması gerekiyor. Bu ödevler AİHM kararlarıdır.
İnsan hakları: İnsan hakları sorunu artık ulusal sınırları aşmış ve evrensel bir yörüngeye girmiştir. Bunun sonucunda uluslararası denetim mekanizmaları oluşmuştur. İnsan hakları devletlerin uluslararası platformlarda konumunu, yerini belirleyen en önemli kriteri oluşturmaktadır.
Sözleşme önemli: AİHS artık, Avrupa Anayasası'na dönüşmüştür. Devletlerin zorunlu olarak uymasını gereken bu Anayasa, ortak hukuk alanını oluşturmuştur. AİHS ve AİHM ideolojisi tam demokrasidir. Bu ideolojinin amacı isi insan haklarını korumaktır.
Kararlar bağlayıcı: AİHM kararları bağlayıcıdır. AİHS'nin 46. maddesi, sözleşemeye taraf ülkelere, mahkemenin kesinleşmiş kararlarına uyma zorunluluğu getirmiştir. AİHS hükümleri devletlerin Anayasaları yönünden de bağlayıcıdır.
Davaların durumu: AİHM'deki 12 bin 454 davadan 2369'u Türkiye'ye ait. Şu anda, AİHM'de aleyhine en fazla dava açılmış ülke konumundayız. Son yıllarda yapılan başvurularda, işkence davalarında düşüş, düşünce özgürlüğü davalarında yükseliş var.
Terörle mücadele: Terörizimle mücadele devletin yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya insan hakları ihlali yapması anlamına gelmez. Devlet, insan hakları ihlallerine karşı etkili, bağımsız soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmelidir.