Çadırda Cumhuriyet Bayramı
Deprem bölgesine haftalık Düzce... Adapazarı olağan ziyaretimizi yaptık... Ve depremzedelerin Cumhuriyet Bayramı'nı kutladık.
Gördüğümüz manzaraya gelince...
Düzce'nin ortasında, derme, çatma çadırların kurulu olduğu bir "park" var:
Ünlü Park.
Çadırların çevresi çamur.
Parkın çevresi ise...
"Baraka bankalarla... Büfelerle" dolu.
"Yılmaz Büfe"de döner, ekmek üç yüzbin lira.
Dönerin kokusu parka yayılıyor.
Parktaki depdemzede "meteliksiz."
Bir dönerciye bakıyor...
Bir de "kendi haline... Çaresizliğine."
***
Çadırkentler "daha düzgün."
Ama parklara... Kaldırımlara kurulan çadırlar ise...
"Sefaletin son perdesi."
Düzce'de M. Nezih Tütüncüoğlu Bulvarı'nda "refüjde" çadırlar var.
Eğer bir insan "mecbur kalmasa" burada barınabilir mi?
***
Düzce'de... Sonra da Adapazarı'nda "bir şeyi" fark ettik.
Yağmurla birlikte, bazı aileler, "hasarlı olmasına rağmen" evlerine çıkıyorlar.
Nedenine gelince...
"Aynen" şöyle diyorlar:
- Sen olsan... Yağmurun altında... Çamurun içinde... Bu çadırda kalır mısın?
Pek çok yerde enkaz hâlâ kalkmamış.
"Yıkılması gereken binalar" var.
Yıkılmamış.
Düzce'nin Hasatane Caddesi'nde bir bina yıkılıyordu.
Ama caddede hiçbir önlem alınmamış.
***
Düzce "kent olabilecek büyüklükte."
Fakat Düzce "bakımsız."
Yolu bozuk, kaldırımı bozuk.
Her yer çamur içinde.
"Neden bakımsız" diye sorunca...
Esnaf "bir ağızdan" cevap verdi:
- Bakımsız değil... Sahipsiz.
***
İnsanımız pratiktir... Yaratıcıdır.
Adapazarı'nda iki tur atınca...
Bu, daha iyi görülüyor.
Necmettin Karabulut, Papuççular Mahallesi'nde... Çadırda oturuyor.
Trabzonlu, döşeme ustası Necmettin Karabulut "sağdan, soldan... Deprem yıkıntılarından" malzeme toplamış.
Ev inşa ediyor.
Bir haftada ev "şekillenmiş."
Harcadığı para iki yüz milyon.
Az ilerde Satılmış Akkuş da "yıkıntılardan topladığı malzemeyle" inşaat yapıyor.
Onun evi daha büyükçe.
"300 harcadım" diyor.
Mümkündür, "beş yüz milyona" ev tamamlanacak.
Tabii bu arada "yardımlaşmadan" da bahsetmek gerek.
"İmece" usulü...
Herkes birbirine yardım ediyor.
***
Prefabrike evlerin inşaatı sürüyor.
Devlet, yaraları sarıyor.
Ama...
Yara "kan sızdırmaya" devam ediyor.
Bakanlar Kurulu'nun "bu bölgede" toplanmasında yarar görüyoruz.
Eğer "tepkiden" çekiniyorlarsa...
"Tebdil-i kıyafet" gelebilirler.
Yeter ki gelsinler... Çadırda... Çadırkentte bir gün geçirsinler.
Ve bilsinler ki...
"Halka inene... Halkı kucaklayana" halk tepki göstermez.
Çadırkent kuran Berna Yılmaz'a göstermediği... Onu "Berna Ana" diye bağrına bastığı gibi.