kapat

18.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Gençlerimizle gurur duyduk


Bence günümüzün gençleri tek kelimeyle harika. Onlar bilinçliler, akılcılar, başarılılar, dirençliler, mantıklılar, çözüm üretiyorlar... Özellikle bu depremde de büyük bir sınav vererek, tüm bunları doğruladılar.

"Günümüzün gençliğini nasıl buluyorsunuz?" Bana sıkça sorulan bir sorudur bu. Sanırım gençlerle içli dışlı olmam nedeniyle çeşitli yerlerde, değişik kişiler hep aynı soruyu getirir koyarlar önüme...

Ben de kendi gözlemlerime dayanarak, "Gençlerimiz tek kelimeyle harika," derim. Kimisinin gözleri bu sözler üzerine sevinçle parlar; kimisininse dudaklarından belli belirsiz alaycı bir tebessüm uçuverir, gözlerindeyse "Pollyannacılık" suçlaması vardır. İşte onun için, düşüncemi söyler söylemez, bunu neye dayandırdığımı sıralamaya başlarım.

1- Bir kere günümüz gençleri önceki kuşaklara kıyasla çok daha bilinçliler, ne istediklerini biliyorlar ve akılcılar.

Bu arada sivri uçlara kayan gençler yok mu? Elbette var. Olanaksızlıklar içinde kıvrananları, ruhsal dengeleri sağlam temellere oturmamışları, desteksiz, yalnız gençleri kullananlar her zaman olacaktır, ne yazık ki. Gönül, yardım ve aklın onlara da uzanabilmesini istiyor. Benim burada sözünü ettiğim gençlik, büyük çoğunluğu oluşturan, bildiğimiz, tanıdığımız, okuldaki, sokaktaki, iş yerindeki gençlik.

2- Olanak tanındığında çok başarılılar.

Yalnız bu noktada durup yeni kuşak ailelerin de büyük değişimden geçmekte olduğunun ve çocuklarına imkanlar oranında en iyiyi vermeye çalıştıklarının altını çizmek gerek. Pek çok aile, tüm olanaklarını seferber edip, çocuğunu ya yurt dışına gönderiyor ya da ülkemizin önde gelen üniversitelerinde okutmaktan kaçınmıyor.

Ama asıl değişim, Anadolu'nun küçük kent ve köylerinde yaşanıyor. Eskiden tarlada ırgatlık yapsın ya da aileye başlık parası getirsin diye çocuk doğrulur ve değil okutmak, çocuğa ne ilgi, ne de özen gösterilirdi. Oysa son yıllarda şalvarlı, kasketli babalar, okusun, adam olsun diyerek kız çocuklarının bile ellerinden tutup giriş sınavlarına götürüyorlar.

Gerçek değişim...
Evlere temizliğe giden anneler, kazandıkları paralarla çocuklarını yuvaya gönderiyor, onlara İngilizce ders kitapları alıyorlar. "Oğlum adam olsun; kızım da kimseye muhtaç olmasın, kendi ayakları üstünde durabilsin," diyor ve ekliyorlar, "Bizler gibi olmasınlar..."

Bu alttan gelen, sessiz ve derinden ilerleyen ve gün geldiğinde tüm ülkemizi yenileyecek bir gelişim. Gerçek değişim. Ama çocuklar da bunun değerini çok iyi biliyorlar. Verileni alıyorlar, hırslılar, okuyor, çalışıyorlar. Kimi burslu, kimi kendi imkânlarıyla.

3- Olaylar karşısında dirençliler, çabuk çözülüp, bunalıma düşmüyorlar.

Her şey bir kenara, böyle bir sınav sistemine sinir dayanır mı? Eğitim sistemindeki bu köhnelik insanı çıldırtmaz mı? Ama onlar tüm bu olumsuzluklar karşısında yine de ellerinden gelenin en iyisini yapıp yollarına devam ediyorlar.

4-Toplum olarak hızlı bir değişim yaşamaktayız. Ve bunun faturası da gençlere çıkıyor. Toplumun bir bölümü gelişime hoşgörüyle bakarken, büyük bir kesim hâlâ eski kalıplara uyularak yaşansın istiyor, baskı uyguluyor. Gençlere hatalarını yaparak, öğrenme şansını vermiyor. Böylece gençlere mantık bir yönü gösterirken, evde, okulda, çevrede bambaşka bir yön gösteriliyor. Ve onlar, ipleri koparmadan, bu iki zıt yönün ortasını bulmaya çalışıyorlar. Buluyorlar da...

5- Pek çoğu hayallerini, bir türlü kendini yenileyememiş, çağa ayak uyduramamış eğitim sistemi nedeniyle, gerçekleştiremiyor, istediği, sevdiği konuyu okuyamıyor.

Ne acıdır yaşamını başkalarının beceriksizliği yüzünden dilediği gibi yaşayamamak... Ama bizim gençlerimiz böyle bir durumda da kendilerine acımak yerine, öfkeleniyor, söyleniyor, sonra da başka yollar, başka çözümler buluyorlar.

Bir gözlem ve yorumla bu konuyu bağlamak istiyorum. Belki daha evvel de yazmışımdır bunu... Eniştem, Prof. İlhan Lütem'le konuşuyorduk. Ona, yurt dışına giden gençlerimizin, ister çalışmak için olsun, ister okumak için, gelişmiş ülkelerde gördükleri karşısında ambale olmadıklarını, tam tersine beğendiklerini, beğenmediklerini sakin bir biçimde dile getirdiklerini ve özellikle de bazı durumlarda buna şaştığımı söyledim.

Şöyle bir gülümsedi ve "Tabii," dedi, "Ne de olsa görmüş geçirmiş bir milletin evladı onlar."

Ve işte şimdi de bu son depremde gördük gençlerimizi. O kadar çok gönüllü var ki... Kimi sorsam ya bölgeye gitmiş çalışıyor, ya iş yerinde yardım topluyor, ya da internet aracılığıyla birilerine yardımcı olmaya çalışıyordu. Yapılanları sıralamama gerek yok, zaten günlerdir gazetelerde sizler de okuyorsunuz. Gençlerimiz, özellikle de bu depremde çok büyük bir sınav verdiler. İnsanlık, dayanışma ve yaratıcılık açısından tek kelimeyle harikaydılar.

Eee, ne de olsa görmüş geçirmiş bir milletin evlatları

onlar...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır