kapat

18.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Yaşasın artçı depremler!.. Kahrolsun unutmak!..

Artık şurası kesindir!.. Yaşanan bu büyük acıyı, ancak "artçı depremler" gündemde tutabilecek...

Bundan böyle, "artçı"ların şiddetinin ve sıklığının giderek azalacağını bilim söylüyor..

Yani tehlike ve risk oluşturmayacaklar.

Olabilecek en şiddetlisi de hafta başında olup geçti zaten.. (Oğuz Haksever öyle diyor!)

Özetle, korkacak bir şey yok artçılardan.

Ama bir işe yarayacaklar..

Unutturmayacaklar!..

Yoksa hiç şakası yok, unutup gideceğiz hepten!..

O nedenle artçı depremler iyidir.

Hastalıklı kişilerin ürettiği yalanlara ve o yalanlardan kaynaklanan "saçmasapan" korkulara rağmen, fısıltı gazetesinin tiraj yapması bile iyidir.

Duygu sömürüsü onaylanmasa da, "duygu provokasyonu", yani duyguların tahrik edilmesi de iyidir.

Bütün bu olumsuz olayların ve "negatif" davranış biçimlerinin hiçbirisi, "unutmak"tan daha tehlikeli olamaz.

Türkiye'nin şu anda yegane ihtiyacı; bu büyük acıyı ve o acının bireysel ve toplumsal yapımızda yolaçtığı tahribatı bir "an" bile unutmamasıdır.

Bu acıyı sürekli hatırlatan, gündemde tutan her şey "unutmak"tan evlâdır.

ooo

Dün açıklanan resmi rakamlara göre can kaybı 16 bine yaklaştı. "Kayıtsız defnedilenler" ve hâlâ enkaz altında yatanlar bu bilançonun dışında..

Yaralı sayısı da 25 bin dolayında.

Yazmak ne kadar kolay sayıları..

16 bin deyip geçiyorsunuz.. 25 bin yazıp geçiyorsunuz..

Ya hayatları?..

Ya isimleri?..

16 bin ismi altalta yazabilir misiniz?

16 bin fotoğrafı yanyana gördünüz mü hiç?

16 bin hayat hikâyesi dinlediniz mi?

16 bin okul anısı, 16 bin askerlik hatırası, 16 bin ilk aşk, 16 bin düğün- dernek, ışıl ışıl binlerce gözbebeği, keder, sevinç ve cesaret!..

Ya 25 bin yaralı!..

Parmakta sargı bezi mi sandınız deprem yaralarını?..

İlk kez geçen hafta ATV haberde açtık hastane kapılarını?

Kolu bacağı kopmuş, böbrekleri iflas etmiş binlerce insan!..

Nasıl unutursunuz?

Nasıl unutabiliriz?

Ya yıkılmış ve yıkılacak yüzbin ev!..

Az daha unutuyorduk kendi binalarımızın Hal-i pürmecalini?

İçinde yaşayıp gidiyorduk işte, artçı depremler hatırlatmasa!..

Bize "büyük acı"yı unutturmayan ne varsa, iyi ki var!.. İyi ki artçı depremler, iyi ki duygu sağnakları, iyi ki fısıltı manşetleri var!..

Ya kapalı tutsaydık aklımızın ve yüreğimizin kapılarını geride kalan acılara!..

Ya unutsaydık!..

ooo

Ne mi olurdu unutsaydık!

Ne mi olur unutursak!..

Bir ayda olup bitenler olur...

Şu iki cümleyi altalta yazın ve unutmayın:

16 bin insan öldü..

Ve bir kişi bile istifa etmedi..

Bir daha tekrarlayalım:

16 bin insan öldü..

Ve bir kişi bile istifa etmedi..

Her şey doğanın öfkesi mi?

Tek bir sorumlu "insan" yok mu olup bitenlerden!..

Geçtik bakanları, başkanları, valileri, kaymakamları!..

Onca "çığlık"tan sonra hiç değilse Kızılay başkanı bırakamaz mıydı görevini?

Bırakmayacak mı?

Kalacak mı koltuğunda!

Demokratik bir ülkede, bir tek çadırı su bastığında; sorumsuz bir görevli bir tek depremzededen kefen ve mezar yeri parası aldığında çekip gider başındaki kişi...

Yüzyıllık bir acının ve kıyametin orta yerinde 'savunma' filan yapılmaz.. İstifa edilir..

Değildir ya, haklı da olsa istifa edilir!.. Vicdanları bir nebze rahatlatmak için istifa edilir... Bir işe yarasın, diye istifa edilir.

Yaraları saramadınız, bari kanayan vicdanları sarın... Ayrılın...

Ayrılın!..

Bana kimse "git" demedi demiştiniz!.. Diyoruz işte, herkes diyor!.. Yoksa, Genel Kurul mu bekliyorsunuz?

Söylemesi acı ve ürkütücü ama; 16 bin kişilik Genel Kurul'un sessiz çığlıkları kulağınıza gelmiyor mu gece yarılarında!..

Gidin, belki sıra ötekilere gelir!..

ooo

Bir ay geçti!..

Artçı sendromlar olmasa unutulup gidilecekti her şey!.. Ama şimdi...

İlk gün önerilen; otuz günün sonunda nihyet gündeme geliyor:

Bölgede "Deprem Kordinatörlüğü" kuruluyor..

Durum "merkezi"leşiyor...

Ama, hâlâ "durum"un adı konmuyor..

"Olağanüstü" denmiyor..

16 bin ölüden; kolubacağı kopmuş 25 bin yaralıdan; yıkılmış yüzbin konuttan ve kırılmış hayallerden daha "olağanüstü" bir şey olabilir mi?

Diye kimse sormuyor!..

Yıllar yılı ülkenin "Güneydoğusunu" ülkenin silahlı kuvvetlerine emanet edenler; iş ülkenin "Kuzeybatı"sına gelince "tereddüt"ler ediyor.. Ağırdan alıyor..

Sonra ne oluyor!.. Kontrolsüz ve başıboş binalarda canını tehlikeye atarak malını kurtarmaya çalışan çaresiz insanlara kimse engel olmuyor, "dur" demiyor.

O sırada, 6 can daha gidiyor..

20 can kayboluyor..

Kimseden hesap sourulmuyor!

Bunlar da "olağan" sayılıyor besbelli..

Üstelik 16 bin canın yanında "kayda" alınmıyor.

Peki onların da isimlerini yazabilir misiniz alt alta?

Resimlerini dizebilir misiniz üst üste?

Ya hayallerini!..

ooo

Bir ay geçti işte.. Bilanço ağırdır.. Ama unutmamak gerekir ki, "unutmak" bilançodan da ağır gelir insana!..

Bugün; küçük bir şey yapın; Unutmayın..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır