Tarihi silahsızlandırmak
İki ülke arasındaki yakınlaşma bozulacak diye öpü kopan insanlardan mesajlar alıyorum. Bir çok kişi, dostluk ve komşuluk havasının tadını çıkarıyor. Yine eski dikenli günlere dönülecek diye üzülüyor.
Bu kişiler, Türkiye-Yunanistan dostluğunun "politikacılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iş" olduğunun bilincinde.
Her kesimden öneri yağıyor. Seçkin bir okulumuz, Yunanistan'daki eşdeğer bir okulla kardeş olmak isteğini iletiyor bize. Bir tatil köyümüz de aynı niyetle başvuruyor. Belgesel yapımcıları, müzik grupları, yayınevleri proje üstüne proje gönderiyorlar. Bunların hepsiyle uğraşmaya, iki ülkedeki insanların doğru adreslerde bir araya gelmelerine, projelerin gerçekleşmesine çalışıyoruz.
Bu çabadan şikayetçi olduğum sanılmasın! Son derece memnunum.
UNESCO'DA BİR FIRSAT
İlginç bir rastlantıyla, İsveç'teki UNESCO konferansı tam da bu ortama denk düşüyor.
(Rastlantı diyorum çünkü deprem öncesinde başlattığımız bir çalışma bu.)
23-25 Eylül tarihleri arasında İsveç'in Gotland adasındaki Visby kasabasında UNESCO inisyatifiyle toplanacak olan konferansın başlığı "Tarihi Silahsızlandırmak!"
Daha çok Güneydoğu Avrupa'ya odaklanan konferansa ilgili ülkelerin Milli Eğitim Bakanlıkları'nın temsilcileri ve tanınmış entellektüeller katılıyor.
Amaç; ülkelerin tarih kitaplarındaki önyargıların, basmakalıp düşmanlık ifadelerinin kaldırılması.
***
Tarihi silahsızlandırma konferansı Türkiye-Yunanistan yakınlaşmasının somut bir amaca ulaşması için büyük bir fırsat sunuyor.
Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun basına yansıyan açıklamalarından, okullarda okutulan tarih kitaplarından düşmanlık ifadelerini ayıklamaya hazır olduğumuz anlaşılıyor.
O zaman bu konuda öncülüğü ele alalım ve Visby'deki konferansta somut planımızı anlatarak bir örnek oluşturalım.
***
Not: Televizyonlara bir önerim var: Günde en az yüz kere adını andıkları Profesör Işıkara'nın tam ünvan ve ismini okuma alışkanlığından vazgeçsinler. Çünkü onu herkes tanıyor artık.
Varsayalım ki Işıkara bir depremin yaklaştığını bildirdi. Bu haberi alan spiker şöyle diyecek: "Sayın seyirciler, Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü Kandilli Rasathanesi Müdürü Profesör Doktor Ahmet Mete Işıkara'nın açıkladığına göre"...
Zaten gerisi söylemeye gerek yok. Çünkü bu sürede deprem olup bitmiştir bile.
Onun için, gelin herkesin tanıdığı profesörün adını söylemekle yetinelim.
Bu 13 kelimelik ünvan ve isim her haber bülteninde en az on kere zikredildiğine göre, toplam 130 kelimelik bir tekrardan kurtulmuş oluruz.