Avrupa Birliği Türkiye'yi aday yapıp yapmamaya Aralık ayındaki Helsinki Zirvesi'nde karar verecekse de her şeyin belli olacağı tarih aslında daha yakın: 15 Ekim.
Birliğin yürütme organı konumundaki Avrupa Komisyonu adaylık çerçevesinde hazırladığı Türkiye İlerleme Raporu'nu tamamlamak için harıl harıl çalışıyor. Dün Brüksel'de bu konuda yine bir toplantı yapıldı. Avrupa Birliği Türkiye'den beklentilerini Türk tarafına bildirdi.
Artık ezbere bildiğimiz demokratikleşme listesinin yanı sıra Avrupa'ya uyum için Türkiye'de yapılması gereken mevzuat değişiklikleri var. Bunlar teknik ayrıntılar, ama diğer taraftan da Türkiye'nin diğer aday ülkelerle kıyaslandığında üstünlüğünün kaynağı burada yatıyor. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Hüsamettin Kavi'ye sorarsanız Polonya, Macaristan gibi AB'ye en yakın ülkeler bile mevzuat uyumu alanında Türkiye'nin kilometrelerce gerisinden geliyorlar. Brüksel'de mavzuat uyumuna ilişkin yapılan toplantıya diğer aday ülke temsilcileriyle birlikte katılan Kavi, bu açıdan Türkiye'nin beş yıl sonra AB üyesi olması beklenen ülkelerin hepsinden de ileri bir noktada olduğunu sanayinin içinden gelen biri olarak tereddütsüz söyleyebiliyor.
Avrupa Komisiyonu'nun İlerleme Raporu Brüksel'de hazırlanmasına rağmen üye ülke başkentlerinden bağımsız, boşlukta bir çalışma değil. İlerleme Raporu, üye ülkelerden gelen sinyaller doğrultusunda yazılıyor. Artı, üye ülkeler bu raporu birbirlerine bakarak hazırlıyorlar; biri diğerinden etkilenmeye çok açık.
Söz gelimi Türkiye'nin adaylığına sıcak bakılan Finlandiya'daki son AB zirvesinde genelden farklı tutum takınan İsveç'le aynı tonda konuşan "ama..."cılarından Avusturya tutumunu değiştirmiş gibi. Bu konuyu Sosyalist Partili Avusturya Meclis Başkanı Heinz Fisher'e de sordum. "Kartlar açık, atmosfer çok olumlu" yanıtını verdi.
Son günlerde Avrupa basınında Türkiye-Avrupa ilişkileriyle çıkan haberleri taradım. 20 yıllık basın hayatımda ilk kez bu konuda Türk ve Batı basınının hemfikir olduğunu gördüm. Türkiye ile Avrupa arasındaki buzların eridiği konusunda her ülkeden gazeteci anlayış birliği içinde.
Bu olumlu havayı bozacak tek şey var; o da Kıbrıs.
Türkiye'yi Avrupa Birliği'nde görmek isteyen Batılı bir diplometik kaynak, "Bu aşamada Türkiye'nin Kıbrıs konusunda çok yaratıcı olması şart. Yaratıcılığı taviz diye okumamak gerekiyor" dedi. Kıbrıs, bir başka yazıya. Herhalükarda AB ile ilişkilerde dananın kuyruğunun nereden kopacağını anlamak için 15 Ekim'e kadar sabretmek gerekiyor.