Elif ERGU
İtalya'da Sicilya Vincenzo Bellini Konservatuarı'nı birincilikle kazanan ve beş yıllık öğretim süresi olan bu okulu üç yılda üstün başarıyla bitiren Burcu Bükem Kuru, 1997 yılında İtalya'da yapılan Isola Dı Pantelleria-A. Tarmbone Şan Yarışması'nda birinci oldu. Aynı yıl katıldığı 1997 Tonino Pardo Şan Yarışması'nda da birincilik elde eden Burcu Bükem, 1998 Cıtte dı Balestrate ve 1998 Selununte Şan Yarışması'nda da, birinciliği kimselere kaptırmadı. Carl Orff-Carmina Burana eserinde solist seçilerek İtalya'da konser turnesi yapan Kuru, Rossini-Stabat Mater eserine solist seçilerek Sicilya'da turneye çıktı.
Burcu Bükem, Türkiye'de düzenlenen ve İstanbul Opera Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara'nın Seçici Kurul Başkanı olduğu 1998 Siemens Opera Ses Yarışması'na da katıldı ve Kadın Sesleri birincisi oldu.
Ama aynı Burcu Bükem Kuru, Antalya Devlet Opera ve Balesi'ne sesini beğendiremedi ve seçmelerde elendi.
Türkiye'ye büyük umutlarla dönen Kuru, şimdi hayal kırıklığı yaşıyor.
Neden İtalya'da eğitim?
Biraz tesadüf oldu. Konservatuarda okurken İtalyan Kültür'e devam etmiştim. Dört yıllık eğitimi, iki yılda bitirince, beni İtalya'ya gönderdiler. Orada elemelere girdim. İtalyanca bilmemin yararı oldu. Çok çalıştım. 30 yabancı öğrenci sınava girdi, üç yabancı öğrenci alacaklarını biliyorduk. Ben birinci oldum. Okuldaki ilk Türk öğrenciyim.
Maddi sorunlar oldu mu?
Ailem hep destekledi. Ayrıca başarımdan dolayı burs kazandım. Beş yıllık okulu da üç yılda bitirdim.
Türkiye'de eğitim görmekle, yurtdışında eğitim görmek arasında ne fark var?
Çok fark var. Ben burada dramatik ses olarak çalıştırılıyordum. Bunun dışında aksaklıklar vardı. Orada çok daha iyi olanaklar var. Özellikle operanın tarihini, eserleri hepsini okuyorsunuz. Yalnızca ses eğitimi değil. Ses eğitiminin yanısıra tıp eğitimi de alıyorsunuz. Çünkü tıp alanındaki gelişmeler sizinle çok ilgili. Sonuçta vücudunuz estrümanınız ve onu en iyi şekilde kullanmalısınız.
Türkiye'nin sanat ortamı dışarıdan nasıl görünüyor?
Dört yıldır uzaktaydım. Bir şeyler değişti mi pek bilmiyorum. Çok değerli sanatçılarımız var. Ancak değişim şart. Konservatuarlar Atatürk döneminde kalmış. Hatta daha geri oldukları söylenebilir. Elemelerde ders alanlar şanslı. Oysa herkesin ders alması mümkün değil. Bazı şeyler yetenek işi.
Ders almadan okulu kazanmak mümkün değil mi?
Çok zor. İtalyanca bilmiyorsanız, bir İtalyanca parçayı ezberlemeniz ne kadar mümkün olur ve ilk kez bunu yapıyorsanız ne kadar başarılı olursunuz?
Türkiye'ye neden döndünüz?
Öğrenimimi tamamlamıştım. Önümüzdeki kış için aldığım teklifler vardı. Hepsi yurt dışında, onları değerlendirmeyi düşünürken Türkiye'ye geldim. Çünkü Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin sanatçı aldığını duydum. İlan verilmişti ve dışarıdan sanatçı alınacağı söyleniyordu. Hazırlandım. Violetta rolü için sanatçı alınacaktı. Bir de kast alınıyor. Ancak ben elendim. Kast da alınmadı, kastı korodan seçtiler.
Neden seçilemediniz?
Beğenilmedim. Burada ilginç olan, kast bile seçilememiş olmam. Aslında seçilememeyi kendime yediremedim. Bazı şeylerin değişmesi gerekir. Devlet opera ve balelerinin başında sanatçıların olması gibi. Yurtdışında bu kurumlar yarı özel yarı devletin. Böyle olunca aralarında rekabet oluyor. En iyi sanatçıyı, eseri sahneye koymak için uğraşıyorlar. Oysa bizde memurluk gibi.
Herkes yurt dışına kaçarken, ben ülkeme gelip hizmet vermek istedim. İddialı konuşmak istemiyorum ama yetişmek, hem ülkemi yurtdışında temsil etmek, tanıtmak, hem de ülkemdeki vatandaşlarla kucaklaşmak istiyorum.