kapat

06.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


"Nato kafa, Nato mermer..."

Baba ile "askeri" konuşuyorduk... "Deprem ve asker" konusunu... Baba dedi ki "asker, kahramanca çalışmıştır."

Baba devam etti:

- Perşembe günü 65 bin asker çalışıyordu... Başlarında generaller.

Gittik...

Yalova, Gölcük, İzmit, Adapazarı...

Baba'nın dediği gibi, asker kahramanca çalışıyor.

Öyleyse...

Askeri "kaşımak..."

Askeri "yıpratmak."

Hatta, daha ileri gidip, askere hakaret etmek, "belasını buldu" demek neden?

***

Tarih 16 Temmuz 1337. (1921)

Bağımsızlık Savaşı sürüyor.

Genç ihtiyar, kadın erkek, cepheye "gönüllü olarak" koşuyorlar.

Koşanlar arasında "milletvekilleri de" var.

Bir örnek...

Tokat Milletvekili Rifat Arkun, TBMM Başkanlığı'na yazı ile başvuruyor.

Başvuru "aynen" şöyle:

Riyaseti Celileye.

Gerçi askerlik etmedim ise de fıtreten cesurum, iyi at biner, güzel kurşun atarım.

Hayatı içtimaiyemde mahalle kavgalarıyla, hususi ve şahsi döğüşlerde daima galebe ettim.

Günde dört saat maşiyen yürürüm. Açıkta, toprak üzerinde palto ile yatarım.

Cepheye gideceğim, fırsat bulursam birkaç düşman geberteceğim.

Nizamnamei Dahili mucibince Makamı Riyasetçe on gün müsaade buyrulması müsterhamdır.

16 Temmuz 1337

Tokat

Rifat (Arkun)

(Kaynak: Türk Parlamento Tarihi. Cilt 2. Sayfa 391-TBMM yayını)

***

Türk Metal Sendikası'nın Sakarya Şube Başkanı Kadem Gider, kazma-kürek, Adapazarı sokaklarında...

Enkazla boğuşuyor.

Türk Traktör'ün müdürü Servet Gümüş aynı şekilde.

Vali, emniyet müdürü, her ilden "takviye" gelen, yüzlerce polis...

Ellerinden geleni yapıyorlar.

Gün, herkesin, elinden geleni yapma günü.

Ama "böyle bir günde", bir "densiz" çıkıyor.

"Oh olsun" dercesine...

"Kına yakarcasına..."

"Gölcük'teki subaylar... Gavur subaylar" diyor.

"Allah onları cezalandırdı" diyor.

Ve bu densiz "parlamento gibi yüce bir kurumda" oturuyor.

***

Kafa var, ülke dara düşünce, "gönüllü" cepheye koşar...

Tokatlı Rifat gibi.

Kafa var, "cephedekine söver."

Ve bu iki kafa da "TBMM üyesidir."

"İkinci kafanın" TBMM gibi saygın bir kurumda yeri olmasa gerek.

***

Bilal N. Şimşir, ANKARA... ANKARA-BİR BAŞKENTİN DOĞUŞU adlı kitabında (Bilgi Yayınevi-1988), Ankara'daki subay ve memurların, Kurtuluş Savaşı'na para yardımlarını "kuruş kuruş" açıklar. (Sayfa 183)

Ama unutmamak gerek...

Aynı dönemde "Atatürk'e... Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkan" kafa da vardı.

Tıpkı bugün Gölcük'te ölen subaylara "Küfreden... Bir çuval inciri berbat eden" kafa gibi.

Türkiye "o kafayı" iyi tanıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır