Keçeciler: Yardım malzemeleri gümrük kapılarında devletin dağıtımına bırakılırsa, bölgelere gönderiyoruz. Ama yardımı getiren kişi dağıtımı kendisi yapacağını söylerse, o zaman kendi kamyonunu kendi temin etmesi ve yanına bir kolluk görevlisi almayı kabul etmesi halinde, malı aynı gün, deprem bölgelerinden hangisine isterse, götürmesine izin veriyoruz. Vergi veya diğer isimler altında hiçbir para da almıyoruz. Ama bazıları yardımı İstanbul'da özel bir depoya indirip, birkaç gün sonra dağıtım yapmak istiyor. Buna izin vermiyoruz..
Mumcu: 43 ülkenin medyasına verilecek ilanların parasını 12 sivil toplum örgütü üstlendi. Bakanlığımızdan hiç para çıkmayacak. Bu arada bazı medya grupları teşekkür ilanlarımızı bedava, bazıları yüzde 40 indirimle basacak. Bu ilanların altında sivil toplum örgütlerinin imzası olacak. Bizim ayrıca bakanlık olarak turizmi pazarlamak için, batı medyasında, önceden satın aldığımız sayfalar var. Bunları da tahsis edeceğiz. Yayınlanacak ilan da şöyle; Alçılı bir kol. Bu kolun yanında zafer işareti yapan bir el. Ve alçının üzerine her ulustan insanlar imza atmışlar. Köpek de patisi ile imza atmış. İlanın altında da, insanlar öldü ama insanlık yaşıyor. Teşekkürler, yazılı.
Her iki bakana da duyarlılıkları için teşekkür ederiz.
Şimdi gelelim geçen Cuma günkü yazımızda sözünü ettiğimiz gençlerimize.
Deprem bölgelerini gezdiğimiz,
TV ekranlarında yansıyan manzaraları gördüğümüz,
Yayınladığımız yardım mesajlarına müthiş bir hız ve özveriyle gelen cevapları okuduğumuz,
Ve İnternet'teki o çok yoğun haberleşme trafiğine tanık olduğumuz zaman.
Müthiş bir Türk gençliği gördük...
20'li yaşlardaki bu gençlerimiz ile gurur duyduk..
Hepsi isimsiz birer kahramandı..
Bu yüzden de, "Türkiye'de, hiç olmazsa bu sefer, çünkü Susurluk sonrası da bunları söylemiştik, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına" inanmak istedik..
Deprem felâketini yaşamalarına rağmen bölgede kalıp insanlara yardımcı olan, İstanbul sallandıktan sonra tatil yörelerine kaçacağına, bulabildiği ilk araçla depremin merkez üssüne koşan, tırnaklarıyla enkazlara saldıran, sonuna kadar pes etmeyen genç kız ve erkeklerle tanıştık.. Bu gençler derhal işbölümü yapmışlardı.
Kimileri tercüman, kimileri hemşire, kimileri 40 yıllık özel kurtarma ekibi olmuş..
Kimileri depremzedelere yardım dağıtıcı, kimileri onları sürekli dinleyen ve moral veren, kimileri çocuk bakıcısı..
Kimileri 40 yıllık ahçı olmuş yemek pişiriyor, kimileri 40 yıllık garson gibi depremzedelere yemek ulaştırıyor..
Kimileri trafiği yönetmeye çalışıyor, kimileri ulaşabildiği telefonlarla, gelmesi gereken yardımları yönlendiriyor..
İsimleri ve siyasi görüşleri hiç önemli değildi..
Yaşları ve yaptıkları iş de..
Onlar, Türkiye'de "sivil hareketin gücünün sembolü" oldular..
Bu gençlere iyi bakın..
Ve onları hiçbir zaman unutmayın..
İşte onların çaktığı kıvılcım 7'den 70'e bütün Türkiye'yi harekete geçirdi..
Liderleri filan yoktu..
Çünkü onların hepsi teker teker bir liderdi...