kapat

06.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Herşey tazmin edilmeli...

Depremin üzerinden üç hafta geçti artık. Ama bölgede ne yazık ki hâlâ organizasyon tam olarak sağlanmış değil.

Bazı bölgelerde kargaşa sürüyor. Tabii artık kimsenin bahanesi de kalmadı, bundan sonra açılan yaraları sarmak, ülkemize çok pahalıya patlayan bu büyük felâketten dersler çıkarmak, bundan sonrasını düşünmek zorundayız.

Türkiye'nin en ücra köşesinden bile felâketzedelere yardımlar yağıyor. Bunun üstüne dünyanın hemen her ülkesi yaralara bir parça merhem olmak için çırpınıyor. Bundan sonra önemli olan toplanan yardımların yerinde kullanılmasıdır.

Şimdi manzaraya bir bakalım. Türkiye'nin nüfus yoğunluğu en büyük olan kentlerimiz depremden ağır hasar gördü. Binlerce insan yakınlarını kaybetti, evleri, eşyaları yok oldu.

Ama şunu da unutmamak gerek; bu insanlarımız çok şeylerini kaybettiler ama sıfırı da tüketmediler. Çağdaş bir ülkede yaşıyoruz, insanlar varlarını yoklarını yastık altında saklamıyorlar. Banka hesapları, tapuları, sigortaları, hisse senetleri var.

Ancak hepsinin hayatının altüst olduğu, çok büyük maddi kayıplara uğradığı kesin elbette.

Enkaz altında can verenleri geri getirmemiz mümkün değil, ama felâket mağdurlarını kurtarmak elimizde.

Trilyonlarca lira yardım toplanıyor, şimdi herkesin merakı, bu yardımların nasıl dağıtılacağı.

Aslında konuyu çok basit olarak ele almamız gerek. Türkiye Cumhuriyeti, devletiyle ve milletiyle deprem felâketine uğrayanların kayıplarını aynen tazmin etmeli.

Bunun için tıpkı "iflas masasında" olduğu gibi bir envanter çıkarılmalı. Kaç ev yıkıldı, ne kadar mal zayi oldu bulunmalı.

Bütün mağdurların adı alt alta dizilmeli. Öncelikle toplanan yardımlardan hepsine karşılıksız olarak birer ev verilmeli. Ardından mal ve eşyaları da yerine konmalı.

Kısacası, felâkete uğrayanların en azından yaşamlarını eski haline getirilmeli, alt yapılarını oluşturulmalı. Böylelikle paranın nasıl ve nereye harcandığını da izleyebiliriz. Ayrıca yardım paralarının "Ucuz kredi, uzun vadeli borç" adı altında vatandaşa verilmesinin, böylelikle toplanan yardımların dolaylı yoldan devletin kasasında kalmasına da insanın gönlü razı olmuyor.

"Komşusu açken tok dolaşmayı ayıp sayan" Türk milletine yakışan budur.

Enkazı denize dökmek
Ne yazık ki artık "mucize" ihtimali bile kalmadı. İş makinaları sanki savaştan çıkmış gibi yerle bir olmuş binaların enkazını kaldırmakla meşgul.

Ancak burada çok dikkat çekici bir durum var. Kimi aceleden, kimi otorite boşluğundan, deprem enkazları genellikle denize dökülüyor.

Yani bir acıyı dindirmeye çalışırken, gelecekte yaşayacağımız bir başka acının temelini atıyoruz.

Çünkü içindeki demiri, betonu, ağaç aksamı ile denize dökülen enkaz, bir süre sonra hem denizi kirletecek hem de ekolojiyi bozacak.

Enkazın döküldüğü sahillerin derinliklerinde hayat ölecek.

Oysa enkaz gösterilecek bir alanda toplanmalı. Herşey bittikten sonra, ki bunun için özel makinalar var, enkaz parçalanmalı. Demirler, beton, ağaç aksam ayrılmalı. Parçalama makinaları betonu kum haline getiriyor, ayrılan demir haddanelerde yeniden işlenebiliyor, ağaç aksam ise başka amaçla kullanılabiliyor.

Enkaz da olsa sonuçta milli servetimizdir. Niçin yararlanmayalım da kendimize zarar verecek şekilde denize dökelim?

İhale açılabilir
Deprem felâketiyle sarsılan insanlarımızın kayıplarını tazmin etmek için devlet ihale açabilir. Örneğin televizyon, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, ütü, fırın gibi malları üreten firmalarımız var. Bunlar tek tek ya da topluca ihaleye katılır. Çıkarılacak envarterde kimin hangi mallarının kullanılamaz hale geldiği belirlenir. Her malın sayısı kadar üretim için ihale açılır. Kazanan firmalar kaynağını yardım parasından sağlayarak herkesin kaybını karşılar. Böylece toplanan paralar da gerçek sahiplerine, hiç hak geçmeden ulaştırılmış olur.

Merakı içime sindiremiyorum
Son günlerde kiminle konuşsam "Çok yardım toplandı, peki bunlar gerçekten yardım amacıyla kullanılacak mı?" diye soruyor.

Galiba bu ülkede yaşamaktan şerbetlendik, aslında böyle bir soru "utanç verici" nitelikte. Ama hepimiz görüyoruz ki, kimse utanç duymuyor. Herhalde hiçbir çağdaş ve ileri ülkede böyle bir soru sormak kimsenin aklına gelmez.

Peki bizde niye soruluyor? Çünkü daha önce uğradığımız bazı felâketlerde toplanan yardımların amaç dışı kullanıldığı, kimilerine "sermaye" yapıldığı biliniyor. Bu kez sanıyorum hepimiz daha duyarlıyız; hiçbir şey düşünmeden canımızı ortaya koyarak yaptığımız yardımların doğru yerde kullanılmasını istiyoruz ve bunun takipçisi olacağız.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır