kapat

06.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ufukta AB var
Papandreu bastırdı ve Dışişleri Bakanı Cem, AB'nin resmi toplantısına çağrıldı. Türkiye'den AB üyeliği için Kopenhag kriterleri isteniyor

Finlandiya'nın İvalo kentine bağlı Saariselka kasabasındaki AB Dışişleri Bakanları'nın gayrıresmi zirvesinin ikinci gününde Türkiye başroldeydi. Deprem sonrası yeniden yapılandırma amaçlı AB'nin yollayacağı yardımlar tartışıldı. Ancak trilyonlara varan bu yardım, Türkiye'ye resmi adaylık statüsü verme çabalarının öne çıkmasıyla bir anda gölgede kaldı. Ve Saariselka'dan tarihi bir karar çıktı: Türkiye, AB'ye üye olabilir... İlk kez böylesi bir karar AB bünyesinde dile getirildi.

"Ayrımcılık yapılmasın"
Ana konu Türkiye, zirvenin yıldızı ise Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu oldu. Yaptığı cesur açıklamalarla Türk-Yunan ilişkilerinin tarihi bir değişim içinde olduğunu gösteren Papandreu'nun baskıları sonucunda Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen çoğunluk sayesinde Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in 13 Eylül'de Brüksel'de yapılacak toplantıya davet edilmesine karar verildi. Bu toplantı AB Dışişleri Bakanları Konseyi'nin resmi toplantısı... Diğer deyişle, Aralık'taki Helsinki Zirvesi'nde alınacak kararların resmiyete dökülme görüşmesi...

Edindiğimiz bilgilere göre, 13 Eylül'de Belçika'nın başkentinde hazır bulunması istenilen Cem'le yalnızca bir konu görüşülecek: Türkiye'nin AB'ye girmesi için gerekenler...

Bu tarihi davetin çıktığı İvalo'daki mini-AB zirvesinde hiçbir Amerikalı ve Yunan gazeteci bulunmuyordu. Zirve sonunda basın toplantısı düzenleyen Papandreu da Türkiye için umutlu konuştu: Helsinki'de Türkiye'nin adaylığına karşı çıkmayacağız! Bugün özel bir Türkiye toplantısı oldu. Müslüman diye Türkiye'ye kültürel ve etnik ayrımcılık yapılmaması gerekir. Tabii ki Avrupa'nın kendi değerleri vardır ve üyelik için bunlara bütün adayların uyması gerekir. Tıpkı Kopenhag Kriterleri gibi, iyi komşuluk kriterleri gibi. Ecevit ve Schröder aralarında bir Road Map'tan söz etmişlerdi. Şu anda konuştuğumuz çeşitli modeller var. Kolay değil...

İsmail Cem temkinli
"Amaç Türkiye'ye sen adaysın demek değil. Nihai amacın tam üyelik olduğu unutulmamalı. O yüzden Türkiye bundan böyle bütün AB toplantılarına katılmalı-" diyen Papandreu sözlerine "Aday ilan edilmesi için önkoşulsuz bir çıkış yolu bulunmalı. Türkiye adaylıktan sonra tüm AB toplantılarına katılmalıdır" diye son verdi.

Bir açıklama yapan Cem ise temkinliydi. "Adaylık sürecimiz doğal bir işleme dönüşmekte. Bu sürecin gerçekleşmesi halinde, bundan hem AB hem de biz fayda görürüz" diye konuşan Cem, AB ülkelerinin Türkiye'nin adaylığını onaylamaları için özel isteklerde bulunmamaları gerektiğini dile getirdi.

"Türkiye'ye EVET"
Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer

Avrupa Birliği ve Türkiye'nin üyeliği için yeni bir etaptayız. Şu anda Türkiye'yi kimse AB içinde görmüyor. Ancak bir yerden başlamak, yani Türkiye'nin AB adaylığını mutlaka tanımak gerekiyor. Ülkem Almanya, Aralık ayında Finlandiya'da yapılacak Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığının tescilini isteyecektir. Ancak dikkat edilmesi gereken çok ama çok önemli bir konu var. O da bütün üyelerin bu görüşü paylaşmadıkları...

İspanya Dışişleri Bakanı Abel Matutes
Türkiye'nin adaylığı Helsinki'de hiçbir ön koşul olmaksızın ilan edilmesi gerekir. Buna artık en büyük engel İsveç kaldı. Türkiye'nin insan hakları sicilini düzeltmeden aday ilan edilmesine İsveç parlamentosu karşı çıkıyor. Türkiye'nin adaylığı için açıkçası en büyük sorun bu! Türkiye dahil tüm adaylarla üyelik müzakereleri başlatılmalı. Bizce kimseye ayrım yapılmamalı. Birinci, ikinci dalga üyeler ya da Türkiye diye bölmek yanlış.

Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine
Yunanistan iyi çalıştı. Burada öneriler yelpazesi ile karşı karşıya kaldık. Başlıca 2 tutum öne çıkıyor. İlk grupta "Türkiye önce koşulları yerine getirsin sonra aday deriz" diyenler var. İkinci grupta "Önce adaylık statüsü verilsin" diyenler var. Biz malum ikinci gruptayız. İsveç gibi bazı ülkeler ise birinci... Türkiye uzun yıllardır çeşitli kurumlarla Avrupa'da. Tabii Türkler'in de çok gayret göstermesi lazım. Ama Türkler bunu biliyor.

İşte Kopenhag Kriterleri
Avrupa Birliği'nin bir ülkeyi bünyesine kabul etmesi için o ülkenin "Kopenhag Kriterleri" diye adlandırılan bazı önşartları uygulaması gerekir. Zirvenin ilk gününde Ortaya "Road-Map" ismini çıkaran Yunanistan, bu kriterlere Ege sorununu da eklemek istedi. Ancak başta Fransa olmak üzere diğer AB ülkeleri "Bu ikili sorundur" diyerek Kopenhag Kriterleri'nde sadık kaldı. İşte Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in de "Bize herkese uygulanan statü (Kopenhag Kriterleri) uygulansın" dediği maddeler:

Serbest rekabete dayalı pazar ekonomisi
Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını güvence altına alan sağlam kurumlar

Üyelikten doğacak yükümlülükleri yerine getirecek düzeye ulaşma

(Bu kriterler ışığında Türkiye'nin üyelik için karşısına, Güneydoğu ve yüksek enflasyonlu istikrarsız ekonomi gibi sorunlar çıkıyor)

"Türkiye çok iyi bir yolda"
İvalo zirvesinin ikinci ve son gününün tek konusu Türkiye'ydi. Resmi görüşmelerin ardından her bakan ve yetkili, basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'nin AB içindeki yerini kendi ülkelerinin politikalarına göre değerlendirdi. En ilginç olay ise Dönem Başkanı Finlandiya'nın sözcüsü Nico Wegter'in basın toplantısında yaşandı. İspanya, hükümet olarak Türkiye'nin AB üyeliğini gönülden destek verdiğini dile getirse de bir El Pais için gazetesinden İspanyol bir muhabir söz alarak, alaylı bir ifadeyle Wegter'e şu soruyu yöneltti: Türkiye Lüksemburg'dan beri ne ilerleme kaydetti ki şimdi aday kabul edecek?.. Wegter Türkiye'yi şu şekilde savundu: Aralık ayına çok var. Türkiye'nin olumlu adımları oldu. Öcalan davası sırasında mahkemeden askeri hakimin çıkarılması AB'de olumlu etki yaptı. Türk hukuk sisteminin iyi yolda olduğunun göstergesi. Siyasi tutuklular konsunda da Türkiye açılım yaptı. Bir şey yapmadı demek yanlış...

Derdin ne senin İsveç?
AB üyesi 15 ülkeden 12'si Türkiye'nin AB üyeliğini onaylamıştı. 3 ülke (Danimarka, İsveç ve Hollanda) dün sessizliklerini bozdu. Hollanda geri adım attı, Türkiye'nin üyeliğini onayladı. Danimarka Türkiye'de insan hakları konusunda gelişmeler sağladığını dile getirdi. İsveç ise sorun çıkarıyor. İsveç Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, hükümetin onayladığını ancak bu kararı parlamentoya nasıl kabul ettireceklerini bilmediklerini belirtti. Deprem yardımı için 40 milyon kron bütçe ayıran İsveç'in 5.5 milyon kronluk yardımının Türkiye'ye ulaştığı açıklandı. Avusturya da adaylık için olumlu bir tavır takınmadı.

AB'den yardım yağacak
15 ülkenin Dışleri Bakanları Türkiye'ye deprem sonrası şu mali yardımları yapma kararlaştırdı:

Avrupa Yatırım Bankası'dan 500 milyon Euro'luk düşük faizli kredi

Gümrük Birliği çerçevesinde bloke edilen 150 milyon Euro

Prefabrik evlerin yapımı için verilen 2 milyon Euro'ya ek olarak 30 milyon Euro daha... (Avrupa Parlamentosu'nun onayına ihtiyaç var)

2000 yılında MEDA fonundan Türkiye'ye çok önemli miktarda bir yardım... (Rakam verilmedi)

(GB anlaşması çerçevesinde AB'nin yapması gereken 375 milyon ECU tutarındaki 4. mali protokol konusunda Yunanistan, vetosunu devam ettirdi)


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır