Peki sonra...
Peki bütün bunlar yapılırken ve ardından ne olacak? Ne yapacağız?
Televizyonda Degenkolb isimli Amerikan inşaat mühendisliği firmasının bir mühendisi, Jim Malley konuşuyor.. Kendisi, CNN'e açıklama yapmadan önce ekrana getirilen yıkılmış veya ağır hasarlı binaları inceledi. Sonra da "Eğer bir fay hattında böyle ev yapılırsa tabii yıkılır" dedi. Ardından yapılan inşaat hatalarını anlattı.. Depreme dayanıklı binalar konusundaki yasaların ülkemizde nedense kağıt üzerinde kaldığını söyledi. Binaların altına dükkan gibi yerler yapılmasının sakıncalarını anlattı..
Derken aynı şirketin bir bayan mühendisi ekrana geldi. O da, San Francisco depreminden alınan derslerle geliştirilen yeni "inşaat teknikleri" hakkında, ayrıntılı bilgi verdi.. İnşaatın nasıl daha güçlendirildiğini ve bunun son derece basit bir işlem olduğunu anlattı..
Peki biz, günlerdir gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan ne ders çıkardık acaba?
Örneğin, evinizin sıvası bile dökülmemiş olsa, belediyelere başvurup kontrol ettirdik mi? Bazıları ettirdi. Bu kontrollerden sonra bazı apartmanlar tahliye edildi..
Belediyeler yanında, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, diğer üniversiteler, Deprem Araştırmaları Vakfı ve yetkili kurumlara başvurup yardım istedik mi? Bu kurumlar inanıyoruz ki, her türlü desteği vermeye hazırlar..
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, fay hattı Marmara Denizi'nin içine girip devam ediyor.. İstanbul'un 40 kilometre yakınından geçiyor.. Bu kötü habere karşı elimiz kolumuz bağlı oturmayalım ne olur.. Kaderciliğin zamanı değil.. Hemen değil ama, belki birgün burası da kırılacak.. Amerikalı uzmanlar ikaz ediyor.. O dönemde de, bu topraklarda en azından çocuklarımız ve torunlarımız yaşıyacak.. Bunu hiç ama hiç aklımızdan çıkartmayalım..
İstanbul valiliği, belediyeler ve konunun uzmanı öğretim üyeleri ile temasa geçip, gezici ekipler oluşturarak, ilçe ilçe İstanbul'un bütün binalarını elden geçirse ne kadar iyi olacak..
Biz konunun uzmanı değiliz ama, yine de düşünüyoruz ki, bu kontroller sonrası yıkılması gerekenler yıkılsa, takviye edilmesi gerekenler edilse diyoruz.. İstanbul'un belli bölgelerinin belki de, Karadeniz'e doğru taşınması gerekecek..
Bunun için elimizde yeterli sayıda uzman eleman yoksa, tüm dünyadan yardım isteyelim.. Yaşadığımız yüzyılın bu felaketinde gördüğümüz gibi, dünyanın dört bir tarafından uzmanlar mutlaka koşup gelecektir..
Kurtarma, ilk yardım ve diğer yardımlar konusunda çok ciddi biçimde organize olalım.. Bizim ekiplerin elinde de, hayranlıkla seyrettiğimiz Amerikalı, İsrailli, İsviçreli, Alman ve diğer ülke kurtarma ekiplerinin sahip olduğu araç gereçler olsun.. Onlar kadar eğitimli ve hızlı olalım..
Alman ekibinden biri anlatıyor: "Bizim kasaba 55 bin nüfuslu ve 11 bin kişinin bu tür eğitimi var.." Bizim de olsun..
Bu korkunç olayın Türkiye'ye çıkardığı ekonomik faturayı bilemiyoruz.. Daha henüz çok başlangıçtayız. İlk tahminler 20 milyar dolar civarında. Türkiye bu paranın yarısını dışardan bulabilse çok rahat edecek.. Ayıp değil, isteyelim bu yardımı.. Belki gönlümüzdeki kadar olmayacak ama ciddi rakamlara ulaşılamaz mı?
Bunları da düşünelim.. Herkes fikrini söylesin ve doğruyu bulalım.. Doğruyu bulalım ve doğruları uygulayalım ki, bir daha böyle bir felaketle karşılaştığımız zaman, acımızı en az düzeyde tutabilelim..
