Türk insanının üstün özellikleri bu işi en iyi şekilde yapabilir.
Ama asıl sorun binalarla beraber yıkılmış ve enkaz haline gelmiş olan sistemi kaldırıp atmak, yeni bir düzeni kurmaktır..
Öyle bir düzen ki, Türkiye'nin Japonya gibi sürekli depremle yaşama mecburiyetini temel alsın. Ya bu gerçeğin ışığında yeniden doğacağız veya hayatlarımızı, zenginliklerimizi "kader" zannettiğimiz depremlerin yıkıntıları altında israf edeceğiz.
Doğanın gazabı, bilimi, çağdaş örgütlenmeyi reddeden toplumları vuruyor.
Erzincan'ın lider niteliklerine sahip tecrübeli valisi Recep Yazıcıoğlu "Mucizevi kişiler beklemek yanlış" demiş, "Burada mucize yok.. Bu bir süreçtir.."
2. Benzer bir felâkete karşı yeniden örgütlenmek.. Lider arayarak değil, takım kurarak, kurum geleneği yaratarak..
Anıtlar ve takımlar..
Amerikan Jeolojik Araştırmalar Enstitüsü Türkiye Sorumlusu Ross Stein "İstanbul ve öteki kentler depreme hazırlıklı değil" diyor. Önerdiği tedbirler şunlar:
1. Okullardan kurumlara kadar yaygın ve etkin bir eğitim başlatmak,
2. Acil durum refleksi kazanmak,
3. Yeni yapılarda deprem standartlarına kesin uygunluğu sağlamak.
Toplumsal hafızamız zayıf. Her kentte bir enkaz, "İbret Anıtı" olarak yerinde bırakmalı.. Kimse bu felâketi unutmamalı..
Modern teknoloji ve eğitilmiş köpekler kullanan yabancı kurtarma ekipleri büyük yararlılık gösterdi. Hayat kurtaran bu ekipler ülkelerine en unutulmaz dostlukları kazandırdı.
Ordumuzda bu ekipler çoğaltılmalı, yerel yönetimler ve büyük şirketler de bu takımları oluşturmalıdır.
Basketbol ve voleybol takımı kurmaktan çok daha kolay ve ucuzdur. Ama sağlayacağı hizmetin ve hayır duanın hududu yoktur.
Kandilli de enkaz..
Kuzey Anadolu fay hattındaki kırılmalar, Batı'ya doğru sıklaşan aralıklarla geliyor.
Sonunda Kocaeli'ne dayandı ve yüzyılın faciasını yarattı. Bu felâket bekleniyordu.
Ama Kandilli Rasathanesi'ni modernleştirecek 3-5 milyon dolarlık bir yenileme projesi, bürokrasinin dişlilerine takılıp kaldı.
Depremin merkezini ve şiddetini anında açıklamak, bu kurumların en önemli görevidir.
Kandilli bu görevini yapamadı.
6.7 şiddetinde bir deprem 1500 ölü, 5 bin yaralı ve 2 bin yıkılmış ev demektir. 7.4 şiddetindeki deprem ise 40 bin ölü, 100 binin üstünde yaralı, 40 bin enkazdır.
Kandilli "deprem 6.7 şiddetinde oldu" diyerek devleti de, dünyayı da şaşırttı..
Doğru bilgi verilseydi hükümet belki anında olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilân edecek, dünyanın yardıma koşma sürati ve çapı da mutlaka daha büyük olacaktı.
Eksik kalan, hata yapan ve bedel ödeten kişi ve kurumları yargılamak zorundayız.
Aksi halde geleceğimiz de geçmişimiz kadar çürük olur. Enkaz devri bitsin!
