![](/yenisabah/img1/y2902.jpg)
![](/yenisabah/img1/y2902.gif)
![](/yenisabah/img1/yazline.gif)
IMF yeşilimtrak
Bir İtalyan'a "Sus!", ötekine "Konuş!" diyoruz.
Sus dediğimiz İtalyan, Massimo D'Alema.
Konuş dediğimiz ise İMF heyetinden Carlo Cottarelli.
D'Alema'yı iç işlerimize karıştırmamaya, Cottarelli'yi ise karıştırmaya, yani ondan para almaya uğraşıyoruz.
***
IMF, Cottarelli'nin ağzından beklenen açıklamayı yaptı. Bu açıklama ne yeşil, ne kırmızı, ancak sarı ışık olarak yorumlanabilir.
IMF'nin Türkiye'ye yönelik kararları, gelişmeleri izleme stratejisine dayanıyor.
Bekleyip görecekler.
Türkiye popülist politiklardan sıyrılabiliyor mu, sosyal güvenlik sisteminde gerekli reformları yapıyor mu, tarım destekleme alımlarını makul seviyelere çekebiliyor mu, cari harcamaları aklın sınırları içine alabiliyor mu, nepotizmin önüne geçebiliyor mu?
Bütün bunları denetleyip, mali destek verip vermeyeceklerini kararlaştıracaklar.
***
Ne var ki Türk hükümetinden beklenenler sadece ekonomiyle sınırlı değil.
IMF ve Dünya Bankası enstrümanlarının Türkiye yararına işletilebilmesi, uluslararası politikayla sıkı sıkıya ilişkili.
Bunların başında da Kıbrıs ve Güneydoğu sorunları geliyor.
Ankara'nın çözüm yolunda atacağı olumlu adımlar, İMF ve Dünya Bankası'nı etkileyecek.
ÖZGÜRLEŞEN ZENGİNLEŞİR!
Ankara, ekonomik alanda belini doğrultmaya çalışırken, "özgürlükle zenginleşme" arasındaki ilişkileri yeteri kadar kavrıyor mu acaba?
Dünyadaki bütün örnekler, ülkelerin özgürleştikçe zenginleştiğini, zenginleştikçe özgürleştiğini gösteriyor.
Bir ülkede yabancı ve yerli sermayayeye ne kadar çok kısıtlama getirirseniz, ülke o kadar yoksullaşıyor ve soygun da bir o kadar rahat yürütülüyor.
Mali konularda çok ağır bir mevzuata sahip olan Türkiye'de soygundan, yolsuzluktan, rüşvetten geçilmemesi, bunun en güzel kanıtı.
Açık rejimlerde ne bu kadar mevzuat oluyor, ne de bu kadar soygun.
***
Buna son örneklerden birisi Yeni Zelanda.
Yeni Zelanda, ekononik alanda kuralları ve kayıtları hafifleterek (neredeyse kaldırarak) inanılmaz bir zengileşme yoluna girdi.
Çünkü ülkeyi özgür kafalar yönetiyor.
***
Türkiye'de her şeyden önce kafaların özgürleşmesi ve bunun için de kuruluşlardan önce beyinlerin özelleştirilmesi gerekiyor.
Özgürleşmiş bir ekonomik ortamı ancak özgürleşmiş kafalar yönetebilir.
***
Ne yazık ki Ankara'da, Sovyetler Birliği kavramlarına sahip yöneticiler var.
Öncelik; bu kafaların özgürleşmesi ve dünyayı anlamasında.