Washington'la telefonla konuşuyoruz.. Bunların isimlerini ve kim olduklarını yazmamamızı hoşgörü ile karşılayacağınıza eminiz.. Bu kişileri artık tanıyorsunuz.. İsmen olmasa bile, kaynaklarının ne kadar sağlam olduğunu bu sütunda defalarca okudunuz..
Şimdi gelelim bir yeni tezgaha...
Washington'da bazıları "Amerikan yönetimi Abdullah Öcalan'ın idamına karşı" şeklinde yoğun bir propagandaya girmiş durumdalar.. Amerikan Dışişleri'nin neredeyse nefes alışlarını bilenlere sorduk:
"Doğru mu? Bir de Ecevit için ne konuşuyorlar?"
Şu cevabı aldık:
"Hayır.. Üstelik Amerikan yönetimi bu konuda son derece dikkatli.. Tabii bazı isimler var bunu kurcalayan.. Özellikle de ABD Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan Henri Barkey, PKK konusunda en aktif kişi.. Apo'nun idamına karşı olmasından tutun, Kürtler'e federasyon verilmesi gibi konularda çok aktif. Ancak yönetim onu şimdilik kontrol altında tutuyor.. Henri Barkey zaten malum bir isimdir.. Daha önce yaptıkları belli bir kişi.. Bir tarihte Med-TV'ye bile çıktı.. Ama bunu yaparken ABD Dışişleri Bakanlığı bürokratı kimliğini kullanıyor.. Bu yanlış.. Sizin Dışişleri bu konuda ciddi biçimde Washington'la konuşmalı.. Barkey'in, Hikmet Çetin Dışişleri Bakanı iken, Washington'da ve de herkesin gözü önünde Türkiye büyükelçisine yaptığı büyük terbiyesizlik daha hafızalarda.. Bakanlıktan ayrılsın, gitsin istediği işi yapsın.. Artık PKK mı olur, Fethullahçılar mı olur, başka dinci gruplar mı olur, onu kendi bilir.. CIA'dan bazı isimler de var bu tezgahın içinde.. Kendi görüşlerini, yönetimin görüşü olarak pompalıyorlar.. Ama alakası yok ve bunların sayısı çok az.. Bu olayda bizim yadırgadığımız bir başka nokta da, bu adamın son zamanlarda ikide bir Bakan Yardımcısı Marc Grossman'ın, yanına çıkması.. Marc'da bir değişim var sanki. Onu ayrı konuşuruz.. Neyse, Ecevit konusunda da, Barkey ve ekibinin pompaladığı haberler yanlış.. Yönetim TBMM'de 300'ün üzerinde bir çoğunluğa sahip olan Türkiye Başbakanı ile iş yapmak için göbek atar.. Peki, Ankara ne der bu işe?"
Şu cevabı verdik:
"Türkiye'ye Barkey kafasında bir teklifte bulunmak, son derece tehlikeli sonuçlar verir.. Ankara bunu derhal reddedeceği gibi, onarılması son derece güç yaralar açılır.. İki ülke ilişkilerini tekrar 1974 dönemine döndürmek kimseye fayda sağlamaz.. Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'da her an her şeyin olacağını hesaplarsanız, ABD'nin, Türkiye'nin desteğini kaybetmesi hiç mi hiç işine gelmez.. Zaten Barkey'in kafası, Washington-Ankara diyaloğunu bozmak. Biz, ABD yönetiminin bu tarihi hatayı yapacağını hiç sanmıyoruz. Hem siz Henri Barkey'e söyleyin, demokrasiye o kadar aşıksa, önce gitsin Suudi Arabistan ve Kuveyt'le uğraşsın.. Suriye, Irak, İran ile uğraşsın..
Yine sorduk: "Başka neler oluyor bu konuda?"
Kısa bir suskunluktan sonra cevap geldi:
"Abdullah Öcalan Roma'da iken, iki Amerikalı onunla görüşmek istedi.. Bizim duyduğumuza göre, Graham Fuller, ki sivil bir vatandaştır konuşabilir ve Henri Barkey.. Sonra ne olduysa, Barkey devreden çıkmış ve yerine, Kürt konularına yabancı olmayan, ABD'nin Bosna Büyükelçisi Peter Galbright girmiş.. Şimdi, Amerikan Dışişleri bu görüşmenin yapıldığını yalanlıyor.. Ama başka kaynaklar, Öcalan'la randevuyu ayarlayan bazı kaynaklar doğruluyor.."
Burada noktayı koyalım.. Çarşambaya hem bu konu, hem Kıbrıs var.. Neler oluyor neler.. Kimilerinin bilerek, kimilerinin bilmeden düştüğü ne tezgahlar var, ne tezgahlar, bir bilseniz..
