kapat

14.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Hayalet kent gazetecilerin
Burası Priştine. Kosovalı yerine uluslararası gazeteci dolu. Halk ancak NATO tanklarını görünce dışarı çıkıyor

Arnavut şoförümüz "Artık Kosova'dasınız" diyor. Karşı gümrük binasının bayrak direklerinde Sırp ve Yugoslav bayrakları asılı. Yol boyunca yanımızdan kamuflaj örtülü kamyonlar, tanklar geçiyor.

Kamyonlarda dikenli teller, jenaratörler, metrelerce kablo göze çarpıyor. Yolculuk için en güvenli yol NATO birliklerinin oluşturduğu konvoya takılmak. Ancak bu süreyi uzatıyor. Lepenetz Nehri'nin yanında uzanan yolda, Makedonya'ya kaçmak için arabasıyla gelen ve bir noktadan sonra arabalarını terkeden insanların izleri var. Kimi yan yatmış, kimi yanmış ve çoğu Lada marka arabalar... Yol boyunca dikkat çeken bir başka öğe de evlerin ve yol kenarlarının sarı kurdelalarla çevrilmiş olması. Bu NATO güçlerince girişe yasaklanmış bölge demek.. Sürekli Apache helikopterleri uçuyor. Priştine'ye en yakın kasaba olan Kaçanik'teki futbol sahasında NATO askerleri konuşlanmış. Yol boyunca 15-20 hanelik köyleri geçiyoruz. Evlerin içine girmek tehlikeli. Sırplar mayın döşemiş olabilir. Nitekim içindeki mayın patlatılmış, damından alevlerin yükselen bir evi görüyoruz. Priştine'ye girerken Arnavutluk bayrakları ve "Kosova'ya hoşgeldiniz" yazılı pankartlar olan çocuklar yolumuzu kesiyor. Ve Priştine... Hayalet kent. Yalnızlığı, açlığı yaşayan çoğu evlerin boş, dükkanların talan edildiği, yanık yıkık binaların "işte size tarihi gerçek" dercesine hâlâ ayakta duruyor.

Biz Priştine'ye gittiğimizde kent henüz NATO birliklerinin kontrolüne girmemişti. Sokaklarda Sırp güçleri dolaşıyordu. Ancak kentin giriş ve çıkış noktalarında NATO güçleri beklemedeydi. Arnavutlar coşkuyla "NATO, NATO" çığlıkları atarak tankları, kamyonları karşıladılar. Beklenen nihayet olmuş, NATO güçleri Priştine sokaklarına ulaşmıştı.

Ara sokaklarda, caddelerde dolaştık durduk. Çoğu yüksek binanın isabet aldığını gördük. Dükkanlar ise korkunç bir yağmanın izlerini taşıyordu. Raflar, vitrinler bomboş ve yıkık döküktü. Zaten camlar ve panjurların yerlerinde yeller esiyordu.

Bu yıkık kentin insanları pek de ortada görünmüyordu. Zaten Sırp kuşatması sırasında kentin büyük çoğunluğu göçüp gitmişti. Kalanlar da henüz cesaretle sokaklara çıkamıyordu. İnsanların yüzlerinde ürkekliğin ve "her an her şey olabilir" telaşının izleri vardı. O ürkeklik adımlara da yansımıştı. Kısa fakat hızlı adımlar, caddelerde dolaşmaktan çok ihtiyaçlarını görmeye çalışan insanlara ait artık Priştine'de.

Dünya basınının akın ettiği Priştine sokaklarında şimdi Kosovalılar'dan çok gazeteciler var. Resimler çekiliyor, görüntüler alınıyor ve yüzyılımızın utancı dünyaya duyuruluyor.

Fügen Ünal ŞEN


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır