Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Mayıs 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Eskiden Kürt diyemiyorduk şimdi Kürdistan!

ŞİRİN SEVER
27.03.2009
33 yıl aradan sonra cumhurbaşkanı düzeyinde bir ziyaretle başkalaşan Kuzey Irak-Türkiye ilişkilerini, Kürt sorununun çözümünü ve Obama'nın ziyaretini Cengiz Çandar yorumladı.....
- Gül'ün Kuzey Irak ziyareti, Türkiye'nin Kürt politikasının 'resmi' anlamda değişmesi anlamına mı geliyor?
- Değişim yönünde, değişim umutlarını canlandırma yönünde çok önemli olduğu kanısındayım.

- Değişme umudunu yeşerten nedir tam olarak?
- Şöyle... Türk sistemine göre, Türkiye'nin en önemli siyasi şahsiyeti Başbakan Erdoğan, geçen temmuz Irak'taydı. Savaştan sonra ilk kez bir Türk başbakanı Irak'a gitti ve orada ekonomi, ticaret, siyaset, kültür, her alanı kapsayan ve iki ülkeyi adeta birbirine entegre eden bir anlaşma imzalandı. Dönüş yolunda sohbet ederken Başbakan Erdoğan, kuzeydeki yönetimden 'Kürt yönetimi' diye zaten söz etti ve dedi ki, "Anayasalarında var, buna alışmamız gerekir." Şimdi asıl tabu yıkan iş, Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt yönetiminin bulunduğu Erbil'e gitmesi olurdu.

- Yani bir adım öteye geçilebilirdi diyorsunuz...
- Eylül ayında BM Genel Kurul toplantısı sırasında ben de New York'taydım. Celal Talabani'yi otelinde görmeye gittim, dedi ki "Cumhurbaşkanı Gül'ü Erbil'e davet etsem gelir mi?" Ben de dedim ki, "Mutlaka söyle, gelebilir." Çünkü o ay içinde Gül müthiş bir adım attı, Erivan'a gitti futbol maçı izleme görüntüsüyle. Bence Türk dış politikasında muazzam bir buzu kırdı. Nitekim Gül de daveti kâbil etti. Bağdat ziyareti hazırlanırken beş şehir üzerinde duruluyordu. Bağdat, Necef, Kerkük, Musul ve de Erbil. Gül'le iki hafta önce Tahran'a gittim, birebir biliyorum o şehirlere de gitmek istiyordu...

- Fakat 'güvenlik' gerekçe gösterilerek diğer şehirlere gitmekten vazgeçtiler galiba?
- Doğru gibi gözüküyor çünkü bizzat cumhurbaşkanı böyle isterken, Dışişleri de bunu desteklerken, güvenlik sorun olmuş olabilir.

- Bütün haber bombardımanı sonrası net olarak söyler misiniz bu ziyaret neyi ifade ediyor? Kürt politikasında değişiklik
yapma ihtiyacı mı, petrol bekçiliği mi, PKK sorununun çözümü mü ya da tamamen Amerika'nın yeni politikalarını hayata geçirmek mi?
- Hepsi birden! Şöyle söyleyeyim, Amerika'nın Obama'yla birlikte değişmekte olan politikasının kuvvetli bir izdüşümü var bu ziyarette. Amerika öteden beri Türkiye'yle Irak Kürtler'i arasında yakınlaşma istiyor...

- Amerika çekildiğinde, o toprakların başıboş kalmasını istemiyor çünkü...
- Irak'ı toprak bütünlüğü içinde tutmak istiyor Amerika, bölmek değil. Şöyle bakalım; Irak'ı meydana getiren üç temel unsur var: Şiiler, Sünniler ve Kürtler. Şiiler'in doğal olarak İran'ın nüfuz alanında olabileceği kabul görüyor. Sünni Araplar'ın Arap hinterlandına yakın duracakları kabul görüyor. Orada öksüz olan Kürtler... Onların da yine coğrafi, kültürel ve tarihi nedenlerden ötürü Türkiye'den başka dayanakları yok. Kürtler'in de Türkiye'nin nüfuz alanında olmasını öngörüyor Amerika.

- Türkiye bu yüzden mi Irak politikasını yumuşattı?
- İkinci bir boyutu da var bu işin, pek dikkat edilmeyen... Gerek Hazar havzası, gerek Orta Asya'dan gelecek petrol ve doğalgaz yollarının Rusya kontrolünde olmaksızın batıya aktarılması gibi stratejik bir mesele söz konusu. Petrol ve doğalgaz potansiyeli açısından Irak, Suudi Arabistan'a eşdeğer ve bunların Batı'ya Türkiye üzerinden taşınmasını istiyor Amerika. Türkiye'ye Irak'tan gelecek enerji yolları da Kürdistan'dan geçmek zorunda. İkincisi, Kürdistan'da daha kazılıp çıkarılmamış ya da çıkarıldığı halde Irak'taki petrol yasası yüzünden ihraç edilemeyen muazzam bir petrol zenginliği var. Bu durumda Türkiye'nin Irak Kürdistanı'yla çok yakın durması gerekiyor.

- Yani aslında bütün bu flörtöz durumlar Amerika'nın isteğiyle gerçekleşiyor...
- Tek kutuplu bir uluslararası sistemde, hele dünyanın en kritik jeopolitik alanında olumlu ya da olumsuz, Amerikasız bir şey düşünmek mümkün değil. Ama şu yanılsamadan da vazgeçmeliyiz; Türkiye'de her şey Amerika istedi diye yapılıyor! Öyle değil, Amerika'nın istekleri olan bir sürü şeye de direndi Türkiye. Amerika ve Türkiye arasında emir kumanda ilişkisi yok. Türkiye'nin de çıkarına bu! Amerika'nın stratejik bakışıyla Türkiye'nin stratejik çıkarları örtüşüyor. O yüzden Obama Türkiye'ye geliyor...