Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Haziran 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Bizi karanlık bir internet mi bekliyor, Mahmut Kurşun

Geçen ayki yazımda ana hatları ile bu konudaki düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla paylaşma fırsatı bulmuştum. Özellikle konferanstaki devlet erkanının konuşmaları ve en önemlisi yasa tasarı metninin son haline bir daha bakınca bu konuda bir kez daha sizlere ulaşmanın ve bu konuları sizlere detayları ile anlatmanın çok önemli olduğuna inanıyorum.

Önce konferansla başlayalım. 29 Mart tarihinde Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Ulaştırma, Adalet, Milli Eğitim, Kadın ve Aileden sorumlu bakanlarımızın ve değerli konukların katılımı ile bu konuda bir temel oluşturması açısından Türk Interneti için çok önemli olduğuna inandığım Temiz Internet konferansını Sabah Ankara Temsilcimiz Aslı Aydıntaşbaş'ın da önemli katkıları ile başarı ile gerçekleştirdik.

Baktığımız zaman konferansın özellikle ilk bölümündeki "Güvenlik ve Özgürlük Denklemindeki Internet" panelindeki Prof Dr. Eşref Adalı'nın konuşmasına kadar konferansın seyrinde hem Telekomünikasyon kurumu hem de Emniyet Genel Müdürlüğü Bilişim Suçları Şubesi adına yapılan konuşmalarda ortaya çıkan hava net olarak, biz interneti sansürleyeceğiz, fakat bunu Çin 30000 kişi ile yaparken bize de en azından 10000 kişi gerekir mealindeydi. Yani tek çıkar yol sansür ana tema olarak vurgulanmaktaydı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ında o gün belirttiği gibi gerçekten dünyada bu konuda hali hazırda neredeyse tüm ülkeler bir hazırlık içinde ama netleseşen bir uygulama pek görülmüyor. Uygulamalar 3 ana başlıkta toplanabilir.
1. Internet endüstrisinin kendi otokontrolünü ve son kullanıcıların da gönüllü filtre bloklama teknolojilerini teşvik eden ülkeler
a. Ingiltere, Kanada ve bir çok Batı Avrupa ülkesi ve Yeni Zelanda
2. Internette "Çoçuklar için uygun olmayan" içerik sağlayıcılara cezai müeyyide getiren ülkeler
a. Avustralya
3. Yetişkinler için uygun olmayan içeriğe erişimi engelleyen ülkeler
a. Çin, Suudi Arabistan, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vietnam

Ilk gruptaki ülkelerde "Çoçuklar için uygun olmayan" içeriğin internete konulması yasak olmadığı gibi bunlara ulaşım için özel bir kontrol sistemi de bulunmuyor. Hemen dünya uygulamalarına bakınca Avrupa Birliği'ne de hemen bakmak gerekiyor, ve yine bir EuroBarometer raporu ile karşı karşıyayız. Bu seferkinin ana başlığı "Güvenli Internet". Raporun tarihi Mayıs 2006. Raporda Türkiye, Hırvatistan ve o tarih itibari ile henüz AB'ye tam üye olmayan Bulgaristan ve Romanya 4 aday ülke CC4 statüsünde gözükmekte. Bir de EU25 ile gösterilen ve tüm Avrupa Birliğini gösteren bir indikatör daha var. Sonuçlar yine ilginç: Çoçuk internet kullanımında AB ortalaması %50, Türkiye'nin de içinde bulunduğu CC4 ülkeleri ortalaması %21. AB'de çocukların %18'i uygun olayan içerikle karşılaşırken Türkiye'de bu oran %12. Ve en önemlisi AB ülkelerinde evinde filtreleme programı kullanan ebeveynlerin oranı %48 iken Türkiye'de bu oran %26, aynı istatistikte bunun ne anlama geldiğini bilmeyenleri oranı AB'de %16 iken, Türkiye'de %46.

Tabii ki bu oranlar kesinlikle ve kesinlikle bu konunun özellikle çocukların internet kullanımı açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Konferansın açılışında Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bu konuya çocuğunuzun yatak odasında bir yabancının gezinmesi örenği ile değindi, ki aslında çok yerinde bir benzetme. Buraya kadar zaten hiçbir şekilde kimsenin çocuklarımızın internette uğraması muhtemel tehlikelerden korunması anlamında yapılabileceklere bir şey dediğni zannetmiyorum. Ama çoluk, çocuk, genci yaşlısı, bambaşka görüşlerden milyonlarca insanın kullandığı internet ile ilgili bir düzenlemeyi sadece bu gözlükle bakarak yapmaya çalışmak ve tüm Interneti sansürlemek çok anlamlı mı bence tartışmak lazım.

Şimdi gelelim TBMM Adalet komisyonunda kabul edilen ve "Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yolu ile İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı" metnine. Tasarıda kabaca Toplu Kullanım Sağlayıcılığı düzenleyen 7. maddeye kadar çok problem yok. Kişilere Belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayan "Toplu Kullanım Sağlayıcı" olarak tanımlanmış. Bu aslında ilk akla gelen hali ile Internet Kafeler, ve 1. fıkrasında bu kuruluşların mahalli mülki amirden izin alması getirilmiş. Bunda da sıkıntı yok. Fakat bütün internet kafe konusunda tüm problemlerin sadece bir izin verilmesi ile çözüldüğü zannedilmiş. Tabii ki yönetmelikler de çıkacaktır, ama buradaki en büyük ana problem gözden kaçmış durumda.

Bildiğiniz gibi bir internet kafede aynı bilgisayar birden çok kişi tarafından kullanılabilir. Ve eğer bu bilgisayarı kimin kullandığının kaydı gerçek ve doğru bir şekilde tutulmazsa orada hangi filtre programı konursa konsun (ki filtre programına ilişkin yönetmelik de henüz yok) buradan sadece yasak sitelerin görüntülenmesi engellenir. Ama hali hazırda herkesin girebileceği bir internet bankacılığı şubesinden sahte işlem yapması engellenemez ve kaydı tutulamaz. Bu en büyük açık nokta. Siz ADSL üzerinden veya çevirmeli ağ üzerinden bağlandığınızda her türlü kaydınıza ulaşılabilirken, bir internet kafe bilgisayarından hiçbir engelle karşılaşmadan ve kayıt altına girmeden bir çok yasadışı işlemin yapılabilmesi mümkün. Bu hali ile bile yönetmelikten önce yasa içinde net olarak tarif edilmesi gereken çok önemli konu şu an için tamamen boşlukta. Ama bu kadar önemli bir konu atlanırken 2. fıkrada ticari olsun veya olmasın maddesi eklenerek ve "toplu" kelimesinin tanımını da tam olarak yapılmayarak, örneğin kamuda, üniversitede veya Sabah gazetesindeki bilgisayarlarda sansür uygulanmasını zorunlu kılınmakta, fakat neyseki cezası tanımlı değilJ.

Gelelim meşhur 8. maddeye ki bu da Erişimin engellenmesi kararı maddesi. Burada da ilk fıkranın 5. bendinde TCK Madde 226 Müstehcenlik maddesine atıfta bulunuluyor. (Şimdi içinizden kardeşim ben bu yasaları nereden bulayım da okuyum dediğinizi duyar gibiyim, tamamına Sabah.com.tr Dosyalar bölümünden ulaşabilirsiniz.) Bu müstehcenlik ilginç bir madde. Burada da kabaca çocuklar korunmak isteniyor. Baktığınızda ana hatları ile bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren veya gösteren, ya da bunların içeriklerini çocukların görebileceği şekilde alenen gösteren kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve para cezası ile cezalandırılır diyor, bir de bunları basın yolu ile işlersen süre 3 yıla kadar çıkabiliyor. Diğer maddelerde ise çocuk pornosu, şiddet ve hayvanlarla ilgili uygunsuz durumlara atıfta bulunuluyor, ve yine de bilimsel eserlerle, sanatsal ve edebi değeri bulunan eserleri bunların dışında tutuyor. Nisan'ın 13'ünde Internet Medyası Derneği'nin e-günler konferansında Ulaştırma Bakanı müstehcenlik konusunu açık resim yerine porno olarak yorumlasa da maalesef yasa tasarısındaki hali ile ucu çooook açık bir kavram olarak orada durmakta. Hakim ve savcıların yorumlamaları Sayın Bakan kadar insaflı olmayabilir ki bu durumda şu anda internette gördüğümüz bir çok büyük gazetenin sitesi bile sadece bu tanımdan dolayı ceza alabilir, veya ulaşımı kısıtlanabilir.

Evrensel ilkeler anlamında baktığmızda hiç kimse çocuk istismarı, kumar, fuhuş, uyuşturucu gibi konularla ilgili olarak kısıtlamaların yapılmamasını savunamaz, ama bu kapsamın içine bir adet müstehcenlik kelimesi atarak yediden yetmişe tüm Türk internetini karanlığa sokmak ne kadar anlamlı iyi hesap etmek lazım. Hadi diyelim niyetlendik, tamam zararlı siteleri bulacağız bunları sansürleyeceğiz dedik, peki bu bırakın pratiği teorik olarak mümkün mü? Google bile ancak en erken 1-2 ay gibi bir süreçte yeni siteleri tespit edip endeksleyebilirken ve site sayısı milyarlarla ölçülürken dünyada yüzlerce dil varken, her dil için o dili iyi bilen insanları koysak bile bir kişi günde kaç siteyi klasifiye edebilir ki, hadi etti diyelim, yarın onun içeriği değişmeyeceği ne malum.

SONUÇ: Tasarının çok aceleye geldiği her halinden belli, toplumsal uzlaşma şart ve maalesef 10 milyondan fazla internet kullanıcısı acaba bu konudan haberdar mı? Yorumlarınız çok önemli bekliyorum.

Mahmut Kurşun, PC Magazin, Mayıs sayısı