kapat
13.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


SAVAŞ AY


Leyla Kemal'i tanır mısın Hıncal Abi?..

Hıncal Abi'nin, kendisine saygı ve sevgimden zerre eksiltmeden yazdığım sitem yazılarına verdiği yanıtı okuyunca hem şaşırdım, hem sarsıldım. Daha ilk cümlesinde "Savaş bana yine sallamış" diyerek başlıyor yazıya. Gerisini söylememe gerek var mı bilmem. Merak eden bulur, okur. Açıkçası ben Hıncal Abi'ye herhangi bir şey sallamış filan değilim. Yaptığım sadece kendisinin de defalarca dile getirdiği "Herkes eleştirilebilir. Hele de herkesi her an eleştiren gazeteciler" cümlesine örnek olarak, haddim hududum dahilinde eleştirmek Hıncal Abi'yi.

Gül gülebilirsen
Lâkin abimin tartışma taktiği malum. Önce konu ne olursa olsun, asal ekseninden koparır. Sonra tali bir bölümü öne çıkarıp, dar alanda top çevirmeye başlar. Ardından konuyla, konuşulanla ırak yığınla ilgisiz örnek verir. Finale doğru da son darbeyi(!) indirir. Yani aksi söylenemeyecek bir dolu sözü art arda sıralayıp; didaktik, erdemci ilaveten dost canlısı güzel insan kadrosuyla noktayı koyar. Duruma göre paraf yerine o sevimli kahkahasını da atabilir Hıncal Abim.

Daum üzüm fener bağcı
Daum tartışmasında da aynı taktiği uyguluyor ustamız. Yine mevzuyu şakülünden çıkarıp, eğri büğrü bir platformda kurcalıyor. Öyle bir hale getiriyor ki; sanki "Daum'a evet" diyenler aynı anda "uyuşturucuya da evet" diyorlar. Böyle bir sakat düşünce olabilir mi? Başta Fenerbahçe'nin Daum'u onaylayan yöneticileri olmak üzere, milyonlarca kişi "Daum'a evet" demekle "uyuşturucuya da evet" demiş olabilir mi? Bu kadar kısır, haksız ve hatta dilim varmıyor ama provakatif bir yaklaşım olabilir mi?

'Şık'lar ve şık olmayanlar
Hıncal Abimiz meseleyi çığrından çıkarmaya çalışsa da konunun özü ve tartışılması gereken yönleri belli.

a- Bir insanın işlediği suç ömür boyu cezaya ve ezaya dönüşmeli.

b- İşlediği suçun ezikliğini, yanlışlığını hissedip, yeniden doğmak isteyenlere bu şans tanınmalı.

Yani (b) şıkkını savunan kişiler kendilerine, kurumlarına ve topluma karşı sadece bu cümlenin kapsadığı anlamda sınırlı sorumludurlar.

Alaka var mı bilmem?
Şimdi vereceğim örnek bazılarına "ne alakası var?" dedirtebilir. Ama, belki de çok alakası vardır, bunu da tartışalım.

Halen Efes Pilsen Basket Takımı'nın alt yapısını çalıştıran bir koç var. Adı Leyla Çalışkan. Bu başarılı antrenör daha önce Çavuşoğlu Koleji'ni çalıştırıp dünya şampiyonu yapan bir değerli hoca. Örneğin; NBA'deki gururumuz Hidayet daha çocuk yaşta onun gözetimi ve yönetiminde çalışan, palazlanan bir dev. Ancak bir özelliği var Leyla Çalışkan'ın. O bir transeksüel. Yani erkekken kadın, Kemalken Leyla olmuş bir antrenör o. Ameliyat olduğu dönem tam da Çavuşoğlu Koleji'ni başarıdan başarıya koşturduğu yıllara denk geliyor. O zamanlarda da pek çok öğrenci velisi karşı çıkıp "biz böyle bir insana çocuk teslim etmeyiz" deyip baskı kurmuşlardı okul yönetimine. Ve iş akdi fesh edilmişti Çalışkan'ın. Lâkin daha sonra ve yine bizzat velilerin arzusuyla okuluna geri dönmüştü Leyla Çalışkan. Çünkü herkes onun çocuklarına transeksüellik değil, basketbol öğrettiğinin ayırdına varmıştı. Ve geldiğimiz noktada Leyla Çalışkan; Türkiye şampiyonu bir basketbol takımının gelecekteki kadrolarını belirleyen bir konumda.

Bilmem verdiğim örnek Daum mevzusuyla iliştirilebilir mi? Bence çok alakası var. Siz "hayır, asla benzemiyor" diyorsanız o zaman Hıncal Abimin taktiğini bugünlük de ben kullandım farz edin.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır