Eğreti efsane!

Komedi dükkanı... İşte bir acayip sezonun 30. haftada aldığı isim! Liderin hocasının hafta öncesi sarf ettiği "Kaderimiz elimizde" sözleri, sıkıntı; bir stresin varlığının yansıması... Sonucunda kaybedilen 3 puan, akşamında Beşiktaş'a sunulan ve sanki bitime 4 hafta kala ısrarla istenmeyen bir liderlik koltuğu... Ve iki sezondur (2007-08'in 23.haftası -Kasımpaşa maçı) lig sonuncusuna manevi destek veren bir G.Saray. Tüm bunların yanında ümitlerin tükendiği dönemde yarışta yeniden var olan Trabzon! Derbiyi ve Hacettepe-G.Saray maçlarını ligin durumundan haberi olmayan birisine izletseniz alacağınız cevap belli: G.Saray düşme potasında, F.Bahçe şampiyonluk yarışında...

HOLOSKO ve Ernst'i ayrı tutalım.. Beşiktaş'ın yabancıları, futbola yabancı! Sezon boyunca yaptığımız analizlere bir göz gezdirin.
* 2 Aralık 08- Büyük kaptan Delgado(!)
* 10 Aralık 08- Beşiktaş'ın kamburu (Bobo)
* 27 Ocak 09- 'Aydın'lar (Yusuf transferi)
SİVAS maçı ve liderin Konya'da takıldığı 28.haftada alınan Bursa beraberliğinin ardından 3. fırsatı da kaçıran Beşiktaş'ı özetleyelim. Hayatı köşe gönderinde geçen, kornerden başka vasfı olmayan Tello, gelişimden uzak bir Serdar Özkan, küçük maçların büyük yıldızı Delgado, 13 golün 5'ini Antalya'ya atan Bobo...
YUSUF Şimşek... Onun için ayrı bir paragraf açmak gerekir. Beşiktaş'ın cesur yüreği! Eskişehir'de 9 dakikada 3 çalım, 1 asistle takımın kahramanı (!) hatta 'Metin-Ali-Feyyaz' efsanesini bile yıkacak aday adayı... 45 dakikalık 'canlı performans'ını umarım Türkiye görmüştür. Yarım devrede ikili mücadelelerde 5 top kaybı var. Forma giyen diğer 13 oyuncudan en çok top kaybeden 90 dakika oynayan Bobo (4) ...
EVET Yusuf biraz estetik; güzel fakat bir o kadar da eğreti... Mehmet Özdilek, bu takımda nasıl efsane oldu? Beşiktaş'ın geçmişini iyi bilenler hatırlar. Sadece 1 sezonda (97-98) G.Saray'a tek başına beş golü var. Efsaneleri, büyük maçlardaki performansları yaratır.
BEŞİKTAŞ için açtığımız her başlık aynı adrese çıkıyor. Siyah ve beyazın ruhunu bilmeyen, inanmamış oyuncularla şampiyonluk zor.

ERSUN Yanal'ın, Barış Memiş ve Ceyhun Gülselam gibi isimlere çok şans tanımamasının affedilir tarafı yok. Fakat Yanal'ı inkar etmek de Türk futboluna büyük ihanet olur.
KAYSERİ maçının ardından eski öğrencilerinin demeçleri Yanal'ı özetiyor. Fazla oynatmamasına rağmen Barış'ın, "Ona çok şey borçluyum. Para kazanmamı sağladı" sözlerinden bile, Yanal'ın normların üzerinde bir hoca olduğunu anlamamız mümkün...
GÖKHAN Ünal'ın açıklamaları da aynı doğrultuda... Galibiyeti eski hocasına armağan ediyor. Şimdi Trabzon için 'Ahmet Özen'in takımı' ifadesini kullanırsak hata yapmış oluruz. Bu takım hâlâ Ersun Yanal'ın... Özen, kurulu düzeni devam ettiriyor. Lucescu'nun, Fatih Terim'in ardından başına geçtiği Galatasaray'ın Süper Kupa'yı alması, güzel bir örnek olur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın