kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Lütfen biri şu sesi kıssın

Melis Danismend
Birkaç hafta önce, Lenny Kravitz konserine gitmek için Beşiktaş'ta tekne beklerken 'Bari bir bira içeyim,' diye hemen köşedeki Beerport'a girdim. Burası, konumu itibariyle sevdiğim, zaman geçirmek istiyorsanız takılabileceğiniz fakat yüksek volümlü müzik sebebiyle kısa sürede terk etmek isteyeceğiniz bir 'modern birahane' Tek başıma olduğumdan birilerine sesimi duyurmak için çırpınmama gerek yoktu ama sadece bağıra çağıra konuşanları görmek bile ses tellerimin sızlamasına yetti. Bizde apartman boşluklarında had safhada televizyon sesi vardır biliyorsunuz, taksiye binersiniz avaz avaz müzik çalar, bağıra çağıra konuşuruz, ciyak ciyak şarkı söyleriz. Kulak hırpalama eğitimimiz erken yaşlarda başlar. Tüm bunların üstüne yıllarca çok yüksek müzik çalınan barlarda çalışmış biri olmak bile bu duruma tahammül etmemi mümkün kılmıyor. O gün Beerport'ta belki bir yanıt alabilirim diye müzikten sorumlu kişinin yanına yaklaşıp "Neden müziğin sesi bu kadar yüksek?" diye sordum. "Çünkü," dedi elini ses düğmesine koyup sola doğru çevirirken, "Böyle olursa (kapanırsa) insan gürültüsünün pisliği ortaya çıkıyor." Cümle gayet derin de çözüm bu mu? Barlarda yüksek müziğe razıyım da restoran/kafe/kumsalda niye böyle? 'Sesi ne kadar açarsam, ortam o kadar iyi olur' gibi bir mantık var. Huzur bulmak için tatile gidersiniz, kumsalda saat 16:00'da insanın kalbini yerinden fırlatacak bir müzik çalar, mağazaya girersiniz tezgâhtara sesinizi duyurmanıza imkân yoktur. Geçenlerde Vatan yazarı Mutlu Tönbekici de bu konuya değinmişti. Destek e-postaları beklemiş, sadece 20 mail geldi diye hayal kırıklığına uğramıştı. Sonuna kadar arkasındayım.