kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
17 Ağustos'u hatırlamayan bu çocuklar, Yalova'daki Deprem Anıtı'nın önünde oyun oynayacak kadar büyüdü.

Dokuz yılın ardından

Ece Kocal
17 Ağustos depreminin üzerinden tam dokuz yıl geçti. Felaketin en çok vurduğu iki yer olan Gölcük ve Yalova'da deprem gerçeği unutulmuyor. Kimisi de sanki hiç deprem olmamış gibi hayatına devam ediyor ve "Hâlâ aynı evlerde oturuyoruz, depremi yok saymaya başladık," diyor..
Bir gece yarısı sarsıntılarla uyanıyorsunuz. Şanslısınız ki, oturduğunuz ev başınıza yıkılmıyor. Koşturarak kendinizi sokağa atıyorsunuz. Ama karanlıkta hareket edemeyip öylece oturuyorsunuz; önünüzden itfaiye araçları, ambulanslar geçiyor. Gün ağarmaya başladığında, yıkılan apartmanlarla yüzleşme anı da yavaş yavaş yaklaşıyor. O gün deprem bölgesini terk ediyorsunuz. Ve aradan dokuz yıl geçiyor. Depremin tam yıldönümü haftasında depremi yaşadığınız yere gidiyorsunuz ilk kez. Her şey hatırladığınızdan küçük geliyor gözünüze ve oldukça da farklı. Ama her birinin bize anlatmaya çalıştığı şeyler var... Yalova'da herkesin ilk fırsatta söylediği, depremin unutulup gittiği... "Çünkü bize depremi hatırlatacak şeyler yok," diyor bakkal Mehmet. Müşterisi ise "Yine aynı evlere girdik yaşıyoruz, elimizden ne gelir ki," diye ekliyor. Yalova Bahçelievler Mahallesi Muhtarı'na gidiyoruz. Orada karşılaştığımız postacı, "Depremi burada yaşamadık sanki," diyerek hiçbir hazırlığı olmadığını anlatıyor. Eşyaların zarar görmemesi veya üzerine yıkılmaması için onları sabitlememiş bile. Burada muhtarın oğlu Muzaffer Yıldırım'la konuşuyoruz. Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri'nin kurucularından olan Yıldırım, dokuz yılda Yalova'nın hiç değişmediğini anlatıyor: "Değişti demek için binalara bakmak gerek. Benim bildiğim, içinde oturulan en az 10 tane sakat bina var. Bahçesini yolunu yapmakla değişim olmaz. Görsel değişim var ama o binalar sakatsa buna nasıl değişim dersiniz? 17 Ağustos depreminden sonra Düzce depremini gördük. O depremde secdeye yatan bina gördüm. Şu anda o binada oturuluyor. Bu, hasarsız bina mıdır?" Depremin herkeste farklı bir etkisi olmuş. Depremden az zararla kurtulanlar için bu sevimsiz anıyı unutmak belki daha kolay. Ama enkaz altından sağ çıkanlar veya yakınlarını kaybedenler, depremin üzerlerindeki etkisinin hiç geçmeyeceğini söylüyor. Gölcük'te daha fazla can kaybı olduğu için, bu cümleleri daha fazla duyuyoruz. Resmi rakamlara göre 76 bin 500 olan nüfusta, 6 bin kişi hayatını kaybetmişti. Gölcük'te kasaplık yapan Tayfun Çağlayan Gölcük'ü ilk başlarda çok terk eden olsa da, sonra herkesin döndüğünü anlatıyor. "Büyük bir toparlanma var. Ama eskisi gibi değil tabii. Merkezde yerleşim çok değil, yukarılara taşındı." Çağlayan depremde ailesinden altı kişiyi kaybetmiş. Bunun yanı sıra işyerinin bulunduğu iki katlı bina çökmüş. "Yan bina çökünce bütün sıra iskambil kağıdı gibi döküldü. Dükkânı baştan yaptık. Gölcük'te kimsenin depremi unutması mümkün değil. Çünkü herkes mutlaka yakınlarından bir kişiyi kaybetmiştir," diyor.