kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
‘Bosna kasabı’ olarak bilinen Radovan Karadziç, 13 yıl gizlilik içinde ve şüphe çekmeden yaşadıktan sonra 21 Temmuz gecesi yakalandı.

Karadziç: Soykırımcı kendini meditasyona verirse

Bilge ESER
Dünyanın gözü önünde soykırım yapan Radovan Karadziç'in Belgrad'da yıllarca alternatif tıpla uğraşarak yaşadığını öğrenince şoke olduk. Oysa Karadziç, Batı dünyasının savaş suçlularını görmezden geldiği pek çok örnekten yalnızca biri.....
İLİŞKİLİ HABERLER
Karadziç: Soykırımcı kendini meditasyona verirse
Bu hafta gece yarısı ajanslara 'acil' başlığıyla bir haber düştü: Savaş Suçlusu Sırp lider Radovan Karadziç yakalandı. Kimi Sırplar kahramanları için üzülürken, kimi Bosnalı Müslümanlar da sevinçten ağlıyordu. 1992-1995 yılları arasında bilerek, isteyerek, dünyanın gözleri önünde soykırım yapan isimdi Karadziç... İlginç bir ironiyle II. Dünya Savaşı'nın bittiği 1945 yılında doğduğunda, kendisinin de Hitler gibi bir diktatörün izinden yürüyüp yeni bir soykırıma neden olacağını kim bilebilirdi. Babasını çok tanımadı, çünkü komünist Tito'ya karşı silahı eline alan babası, aşırı milliyetçi Çetniklerin üyesiydi ve uzun yıllar cezaevinde yattı. Üniversitede tıp okudu, psikiyatr oldu. Evlendi, iki çocuğu oldu. Görev yaptığı Kosevo Hastanesi, 15 yıl sonra katlettiği Bosnalı Müslüman ve Hırvatların tedavi edileceği yer olacaktı. Önce sahte doktor raporları hazırlayarak hastaların sigortadan para almalarını sağladı. 1984'te devlet petrolü satışında yolsuzluğa karıştığı gerekçesiyle üç yıl hapis yattı. İleride bunu "Düşüncelerimden dolayı mahkum edildim," diyerek kullanacaktı. Karadziç Karadağ'da doğdu, ama hep kendini 15 yaşında gittiği Saraybosna'ya bağlı gördü. Bu nedenle de 1992'de Bosna Hersek'in Yugoslavya'dan ayrılmasını kabullenemedi. Misillemeyle, 'ülke içinde ülke' ilan etti. 1991'de Sırp Demokrat Partisi'ni, bir yıl sonra da Sırp Cumhuriyeti'ni (Republika Srpska) kurdu. O dönem bir Türk gazetesine verdiği söyleşide, "Yugoslavya'dan kopmayıp bağımsız olmayı istemek yerine bizimle yaşasalardı iki taraf da mutlu olacaktı. Türkler Boşnakları ikna edemedi," diye savaşa neden gösterecekti. Karadziç'in mantığı şuydu: "Sırplar üstün bir ırk. Türkler (Osmanlı) tarafından yıllarca ezildiler; Hitler tarafından katledildiler. Aliya İzzetbegoviç (Bosna Devlet Başkanı) İslami bir devlet kurmak istiyor, Batı da buna destek veriyor. Ama biz bir kez daha kimsenin boyunduruğu altına girmeyiz. Sırpları; bizi tarihimiz boyunca satan Hırvatlar ve Müslümanlardan ayıracağız..."

SAVAŞTA ALIŞVERİŞ
Böylece savaş başlamış oldu. Bir yanında Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç, diğer yanında komutan Ratko Mladiç, arkasında da Sırp ordusu vardı. Askerleri, Müslüman köylerinde terör estirirken o, televizyonlarda eşi Liliana ile Cenevre'de alışveriş yaparken görülüyordu. 1994'te televizyonda şöyle bir görüntü izleyenleri şoke etti: Karadziç, Saraybosna cephesinin önündeydi. Rusya'dan gelen aşırı milliyetçi şair Eduard Limonov'u ağırlıyordu. Kameralara gülümsedi, Limonov'a "50 mm.'lik uçaksavar mermisiyle sivillere ateş etmek ister misin?" diye sordu. Herkes, Rus şairin Müslümanları büyük bir gururla öldürmesini izledi. Savaştan büyük kâr etmeyi de başardı. Önce kendine Centrex adlı bir şirket kurdu. Kıbrıs'tan 'insani yardım' izniyle getirilen paketlerle ülkesine sigara 'ithal etti'. Halkı açlıktan kırılırken kumarda bir gecede tam 100 bin mark kaybetti. Her istediği oluyordu, biri hariç: Srebrenica'yı ele geçirmek. 8 bin Müslüman'ın dört gün içinde katledilmesi emrini Mladiç'e verdi: "Srebrenica'yı tamamen ayır. İki toplum arasındaki tüm ilişkileri sonlandır." Birleşmiş Milletler (BM) bölgeye asker gönderdi. Ama binlerce kişilik Sırp ordusuna karşı, çok az mühimmatlı 300-400 Hollanda askeri vardı. Sonuçta anlaşmaya varıldı. Sırplar, Müslümanları otobüs ve kamyonlarla kentten güvenilir bir şekilde çıkarma sözü verdi. İki taraf, kadeh tokuşturarak 'barışı' kutladılar ve binlerce Müslüman'ı elleriyle teslim ettiler. Katliam, resmi tarihe "Çok iyi planlanmış," ifadeleriyle geçti: BM karargahından çok uzakta değillerdi. Kadınları, çocukları ve yaşlıları ayırdılar. Erkekleri, Beyaz Saray dedikleri binanın arkasına, depolara soktular. Gözleri ve elleri bağlıydı. Sonra gözlerden uzak bir alana götürüp tek sıraya geçirip, hepsine yakın mesafeden ateş ettiler. Buldozerlerin kazdığı çukurlara gömdüler. Savaşa tanıklık eden New York Times muhabiri Roger Cohen'a göre, ortalık keskin nişancıların safari parkı gibiydi... BM askerlerini ve sivilleri, canlı kalkan olarak kullanan Karadziç, toplu mezar iddialarıyla da dalga geçiyordu: "Sürekli toplu mezarlardan söz ediyorlar. Hani neredeler? Uydu fotoğrafları, özel aletler kullandılar ama hiçbir şey bulamadılar. Çünkü yok!"

ARTIK SIRA YARGIDA
Buna karşın dünya, Karadziç'in infazlarına göz yumdu. Batı ise biraz da vicdanını rahatlatmak için ilginç bir ironiyle Hollanda'nın Lahey kentine eski Yugoslavya için Savaş Suçları Mahkemesi kurdu. Artık sıra yargıda. Kimse adil bir yargılama olacağına, yaralarının sarılacağına ve tarihin geri döndürüleceğine inanmıyor. Karadziç, bir keresinde kendisine "Yakalanmaktan korkuyor musunuz?" diye soran bir muhabire şu yanıtı verdi: "Asla. Hatta bunu aklıma bile getirmiyorum. Ama herkes yakalanabilir. Beni Lahey'e götürmeleri yerine öldürmeleri çok daha iyi olacaktır. Çünkü orada benimle çok daha büyük sorunlar yaşayacaklar..." Sırp lider ve beraberindeki yüzlerce eli kanlı liderin alacağı cezanın ne olacağını ve kimlerin vicdanının rahatlayacağını ise yine her zaman olduğu gibi tarih gösterecek.
Haberin fotoğrafları