kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Haziran 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

SABAH'ı çerçevelemek

Belirli çevreler SABAH gazetesini belli bir çerçeveye yerleştirmeye uğraşıyor.
Açıkça itiraf etmek gerekirse, bu imaj ve anlayış sorunu ilk dönemde gazetemizin içinde de mevcuttu.
Gazetenin çizgisinin ne olacağı, kırmızı çizgilerinin silinip silinmeyeceği tartışma konusuydu.
Ben dahil, hepimizin kafasında soru işaretleri vardı.
Kolay değil, Yeni Asır ekolünden çıkıp büyümüş bir gazetenin sahipliğinde toptan bir değişim söz konusuydu.
Kendi aramızda çok konuştuk, tartıştık, çevremizdekilerle de konuştuk tartıştık.
"Ne yapmalı?" sorusunu kendi içimizde seslendirdik.
Son kertede kimsenin sırtında yumurta küfesi yok. Gazetenin çizgisi konusunda anlaşmazlık olursa, medeni insanlar gibi oturup helalleşebilirdik.
Sonuç itibariyle bizler SABAH'ın kurucu çizgilerine inanmış, temel değerleri olan bir ekibiz ve öyle olmaya devam edeceğiz.
Ancak sonra gazeteyi devralan Ahmet Çalık'la oturduk konuştuk.
Bize SABAH'ı nasıl gördüğünü anlattı.
SABAH'ın SABAH olarak bu değeri ettiğini açıkça ifade etti.
Ardından kurduğu yönetim sistemiyle de bu sözlerinin arkasında durduğunu gösterdi.
SABAH bugün gelenekleri, ilkeleri çerçevesinde yoluna devam ediyor, patronajı da bu çizginin arkasında duruyor.
Hıncal
Uluç her yazısında vurguluyor, ben demokrasiye inanan bir insanım.
Parti kapatmanın çare olmadığını düşünüyorum.
Türkiye'nin bugün geldiği nokta itibariyle parti kapatma dönemini geride bırakmış olması gerektiğine inanıyorum.
İnsanları artık düşünceleriyle değil, gerçek yaşamdaki davranışlarıyla değerlendirmek gerektiğine inanıyorum.
SABAH'ın devletçi çizginin dışında, emirkomuta zincirinden bağımsız bir gazete olması gerektiğine inanıyorum.
SABAH,
bence izlediği çizgi açısından Türkiye'nin gerçekten liberal, çok sesliliğe inanan, farklı inanç ve düşüncelere saygılı tek gazetesi.
Cemaatlerin değil, toplumun gazetesi.
Herkesin inancına saygılı ama modern bir gazete.
Üniversitede türbana evet demek bizim için insan hakkına bir saygının gereği.
Ama aynı zamanda biz Türkiye'nin laik kesiminin endişelerini de anlayabilen bir hassasiyete sahibiz çünkü biz de aramızdaki fikir ayrılıklarına rağmen o dünyanın, en azından o dünyanın bir bölümünün parçasıyız.
Türkiye'ye 1930'ların değil, 2000'lerin vizyonu ile bakmaya çalışıyoruz.
Atatürk'ün bu ülke için yaptıklarının değerini çok iyi biliyoruz.
Bununla birlikte çağdaşlaşma, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefinin Atatürk'le birlikte noktalanmadığına, aksine bu amaca ulaşmak için daha fazla çalışmamız gerektiğine inanıyoruz.
"Kemalizm" kisvesi altında yapılmaya çalışılan dayatmalara ise karşıyız, hep olacağız.
Sadece bu konuda değil, din adına, ideoloji adına yapılmaya çalışılan her türlü dayatmaya direneceğiz.
Özetle, farklı fikirdeki insanların inanç ve düşünceleri korkusuzca ifade edip yaşayabildiği demokratik, laik bir Türkiye'den yanayız.
Böyle olmaya devam edeceğiz.
Şu anda yapmaya çalıştığımız da budur.