kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Yaban; yabancılaşma

TÜRKİYE'DE, seçkin zümrenin halka yabancılaşması yeni değil. Aksine, iletişim ve ulaşım sayesinde, demokrasinin de giderek kök salmasıyla birlikte, mesafeler kısalıyor. Belki Türkiye bugün, bunun sancısını çekiyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "Yaban" isimli eserinde, savaş sırasında kolunu kaybederek, Mehmet Ali isimli bir arkadaşı tarafından Anadolu'nun ücra bir köyüne götürülen genç bir askerin ruh halini anlatıyor. İşte o askerin not defterinden satırlar:
"Mehmet Ali'ye sordum:
- Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar?
- Yabansın da ondan beyim.
Bir gün onlara ispat edebilecek miyim, ben bir yaban değilim. Damarlarımdaki kan onların kanı. Aynı dili söylemekteyiz. Aynı tarihi ve coğrafi yollardan gelmişiz. Aynı Allah'ın kuluyuz... Lâkin, hangi sözlerle, hangi seslerle? Gündelik hayatın ufak tefek ihtiyaçlarını bile ancak ifadeye muktedir olabiliyorum. Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk aydını, Türk okumuşu, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip münzevidir. Hayır; bir galatı hilkat demeliyim. Bir mahluk tasavvur edin ki, kendi vatanı addettiği memleketin dibine doğru ilerledikçe, kendi kökünden uzaklaştığını hissediyor. Her memleketin köylüsüyle, okumuş yazmış zümresi arasında aynı derin uçurum mevcut mudur bilemiyorum! Fakat mektep görmüş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasında fark, bir Londralı İngiliz ile bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür..."
Modernleşme adına kendi kültürel ve dini kimliklerinden soyunanlar, bugün de hâlâ mevcut. Üstelik, Anadolu insanına bir hayli tepeden bakıyorlar.