kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Mayıs 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Tuzla burada AB kriterleri nerede?

Tuzla tersanelerinde işçi ölümleri bir türlü durmuyor. Şubat sonunda konuyla ilgili iki yazı yazmıştık. Kazaların en önemli nedeni olarak da yer darlığını göstermiştik. Sonunda Çalışma Bakanı Mustafa Çelik de aynı teşhisi koydu: "Yer darlığı ile koordinasyonsuzluk var, işçi ölümleri sürebilir" dedi. Tersanelerdeki iş kazalarından sanıldığı gibi sadece Çalışma Bakanlığı sorumlu değil. Tersane işi bir takım oyunu. İşverenin yanında tersanenin kurulmasına izni veren Ulaştırma Bakanlığı, çalışma koşullarını denetleyen Çalışma Bakanlığı ve çalışanlar ile yerel yönetimler takımın oyuncuları.

Ana neden yer darlığı
İş akışına yönelik bütün önlemler alınsa bile, kazaların önü kesilmeyecek gibi. Azalabilir ama bitmez. Çünkü dün Sabah'ın orta sayfasında Tuzla'nın resmi yayımlandı. Bu kadar bitişik nizam ve sıkışık bir ortamda değil işçi kazası, her türlü kaza olur. Gemi kızaktayken de, suya indirilirken de, indirildikten sonra da, yani her an her türlü kaza olabilir. Bunda çalışanların eğitimsizliği ve iş güvenliği konusunda kurallara uymamak, fazla mesai yapılması yanında çalışılan alandaki yer darlığının ciddi bir etkisi olduğu açık. 2002'de Tuzla'da 37 olan tersane sayısı verilen izinlerle 77'ye yükselmiş. Her karış alan değerlendirilmiş. Hatta öyle ki, tersaneler deniz kıyısından giderek uzaklaşmış. Tuzla'nın arka mahallerinde bile kaçak çalışan tersanelerin görüntüleri gazetelerde yayınladı. Daha sonra devlet tersane yeri olarak Yalova ve Ereğli'yi gösterdi. Ama sektör bir kere Tuzla'da kümelenmişti. Tuzla dışındaki tersanelerden ise işçi ölümü haberlerinin pek gelmemesi yer darlığı proplemini doğruluyor.

Türkiye dünya 4'sü
Özellikle küresel büyümeye ve Çin'in büyümesine paralel gemi siparişlerinde çok hızlı bir büyüme yaşanıyor. Türkiye tersanelerinde şu anda yeni siparişler ancak 2012'den itibaren alınıyor. Yani o zamana kadar kapasiteler dolu. Her tersane siparişi yetiştirmek ve yeni sipariş almak için, fazla mesai yapıyor. Sektörün yıllık ihracatı 4 milyar doları, doğrudan çalışan sayısı 33 bini, dolaylı istihdamı 100 bini buluyor. Bu rakamlarla beraber Türkiye tersane kapasitesi ve gemi inşasında Güney Kore, Çin ve Japonya'dan sonra dünya dördüncülüğüne yükseldi. Yani ülke olarak bu işten ekmek yemeye başladık.

AB kriterleri nerede?
Ancak sektör hızla büyürken altyapı buna yetişemiyor. Sıkıntısı çekilen sadece kalifiye eleman değil; makine, motor, çelik ve teknolojide de sorunlar yaşanıyor. Yine bu sıkıntılardan dolayı Tuzla kümesinden tersaneler kopmak ve başka bölgeye taşınmak istemiyorlar.
Tersaneciliğin bu boyutlara geleceği tahmin edilmediği, buna göre planlanma yapılmadığı ve altyapı hazırlanmadığı, ilgili kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanamadığı, insan ve çalışan haklarına gelişmiş ülkelerdeki kadar önem verilmediği için, gemi inşaatında yaşanan patlama, aynı zamanda iş kazalarında ve işçi ölümlerinde de patlamaya yol açıyor. Tersaneciliğimiz büyüyor ama işçilerimiz de ölüyor. Ortada çalışanları eğitecek, haklarını savunacak, çalışma koşullarını iyileştirecek güçlü bir sendikal örgütlenme de yok. Çünkü Türkiye'de sendikacılık son derece zayıflamış veya zayıflatılmış. Pek çok şeyde AB kriterleri hedef alınırken çalışanların haklarına ve örgütlenmelerine gelince her nedense AB uygulamaları hiç hatırlanmıyor. En azından şimdiye kadar böyle oldu. AB de Türkiye ile ilişkilerini iktidarın yanında ve güçlüden yana tavır alarak götürüyor.

Türkiye'nin aynası
Tuzla tersaneleri sanki Türkiye'nin bir aynası gibi. İşin içinde bilmemezlik, koordinasyon eksikliği ve ilgili kamu kuruluşlarının vizyonsuzluğu ile işi sahiplenmemesi, rant kapma yarışı, insan haklarını bilmeme veya bu haklara saygısızlık, işçi örgütlenmelerine düşmanca yaklaşım, çalışanların çaresizliği ve bilinçsizliği gibi pek çok faktör rol oynuyor.
Yoksa tersane gibi çevre kirliliği yaratan ve ağır işçilik gerektiren bir iş kolunun İstanbul'da işi ne? Mahalle aralarında, denizden 10 kilometre içerde gemi inşa edilir mi hiç? Edilirse bu iş ve bu kadar işçi ölümleri hangi AB normuna uygun olur?

Sonuç
"Hayatı anlayamazken, ölümü nasıl anlayabilirsiniz."
Konfüçyüs