kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Lütfen Başa Sarın

Yarat, üret, mutlu ol!

Yeşim TABAK
Lütfen Başa Sarın (Be Kind Rewind) hem Michel Gondry'nin yeni filminin hem de filmin ana mekânı olan video dükkânının adı. Film çocuksuluk ve yaratıcılık âlemine gönderme yaparken oyunun tadını biraz kaçırıyor..
Video kaset, kullanması iyi-kötü emek isteyen bir teknolojiydi. Video oynatıcısının kafasının ısınması, kafa temizleyici kaset ya da 'başa sarma cihazı' gibi bir dolu yan kavramı da hayatımıza sokmuştu. Beta kasetleri başa sardığım aleti, halen evin bir yerinde sergilemekteyim. Biraz eski bilimkurgu filmlerindeki uzay gemilerinin kontrol panelini hatırlatan basit tasarımı, biraz nostalji eğilimi, ama en çok da, adını bir daha hiçbir yerde, hiçbir cihazda görmediğim markası için: "Utopia!" Lütfen Başa Sarın (Be Kind Rewind) hem Michel Gondry'nin yeni filminin hem de filmin ana mekanı olan video dükanının adı. Kasetleri başa sarmakla ütopya arasındaki bağlantı konusunda ne düşündüğüme emin değilim. Fakat şurası kesin: Filmin içinde geçtiği dünya, en az her müşterinin kiraladığı video kasedi geri verirken başa saracak kadar nazik olduğu bir dünya kadar ütopik, en az o kadar ideal. Gondry, gerçekçiliğin katı dünyasına tamamen sırtını dönmüş durumda. Öyle ki, seyirciden de, yetişkinlere özgü bir rahatsızlık olan farkındalığı çöpe atmasını ve en ufak bir mantık aramadan, hikayenin olabilirliğine kaptırmasını bekliyor.

OYUN NİTELİĞİNDE

Yaratıcı video klipleriyle şöhret olan Gondry, sinemadaki ilk filmleri İçgüdü (Human Nature) ve Sil Baştan(Eternal Sunshine of the Spotless Mind) Charlie Kaufman'ın senaryolarından çekmişti. Bu filmler de olmadık hadiseler ve küçük yaratıcılıklarla doluydu. Şu farkla: Gerçek dünyayı güzelce çarpıtan ilginç fikirlerle, kahramanların bunlar normalmiş gibi davranmasından doğan ironiden, o incelikli mizahtan besleniyorlardı. Ortada kahkaha atılacak bir durum yoktu ama bütün filmi müstehzi bir gülümsemeyle izlemek mümkündü. İçgüdü ve Sil Baştan, yaşını başını almış bir grup insanın, yüzlerinde sonuna kadar ciddi bir ifadeyle dünyanın en sersemce dansını yapmalarına, ve bundan haz almalarına benziyordu. Seyirci için bir oyun niteliğindeydiler. Gondry'nin senaryolarını bizzat yazıp yönettiği Rüya Bilmecesi (La Science des Reves) ve Lütfen Başa Sarın ise, çocuksuluk ve yaratıcılık alemine yaptıkları doğrudan göndermelerle, oyunun tadını biraz kaçırıp kendilerini birtakım mesajlarda sabitliliyorlar: Biraz çocuk kalmak iyidir, şartları zorlamak iyidir, kendi yaratıcılığını üretime dönüştürmek daha da iyidir, vs.

HAYAL KIRICI
Hakikaten hepsi de iyi. Peki bu mesajları açıktan vermenin, onlara işaret etmekten daha ilham verici olduğu söylenebilir mi? Sanmıyorum. Gondry'nin ilk iki filmiyle son filmleri arasındaki fark, Şarküteri'yle Amelie arasındaki farka benziyor biraz. Jean-Pierre Jeunet'nin Marc Caro ile birlikte yaptığı ilk uzun metrajlısı Şarküteri, neredeyse tamamen hayal ürünü bir âlemde geçiyor ve bizi gerçek dünyanın sınırlarından çıkmaya zorluyordu. Bizzat yazdığı Amelie'de ise (seyri gayet leziz bir film olsa da) hayalciliğin ve iyimserliğin güzel bir şey olduğunun ötesinde pek bir yere ulaşmamız mümkün değildi. Lütfen Başa Sarın'ın iyi niyetine ve mesajlarına karşı çıkmak mümkün değil. Ama filmin anlam dünyasının kelimelerle de ifade edilecek kadar kısıtlı olması bir miktar 'hayal kırıcı'. Lütfen Başa Sarın, bir yandan formül işi Hollywood filmlerinin hayal dünyamızdaki yerinin hakkını verirken, bir yandan da Gondry'nin Rüya Bilmecesi vizyona girerken sarf ettiği şu sözlerin aleni bir tekrarı olmakla yetiniyor: "Anlatmak istediğim, herkesin bir film yapabileceği. Herkes kendi evinde bir şeyleri değiştirip bir evren yaratabilir. Bu bir anlamda benim davam... Bazı çok çekingen insanlar yap-boz yöntemleriyle, karton kutularla ve yapıştırıcılarla bile son derece kişisel şeyler üretebiliyorlar. Onları anlatmak istiyorum, çünkü ben de o noktadan geldim. Benim için insanlar ikiye ayrılır: Başkalarını etkilemeye çalışanlar ve içedönük olanlar. Benim politik amacım da, sözü içedönüklere vermek." Gerçekten güzel. Ama açıkçası yaratıcılıktaki keramete bir güzelleme yerine ona işaret eden bir film izlemeyi tercih ederdim.