kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Kabataş Erkek Lisesi, 1995 yılında ilk kız mezunlarını verdi.

Tarihtir baştan başa bakarsan Kabataş'a

ECE KOÇAL
16.02.2008
İstanbul'un köklü okullarından Kabataş Erkek Lisesi, 100 yaşında. Şimdiye kadar pek çok ünlü ismin yetiştiği Kabataş, sadece Boğaz'a nazır konumu ve tarihi binasıyla değil, verdiği eğitim, disiplin ve kültürel altyapıyla da adından söz ettiriyor..
Okuduğunuz lisenin kişiliğiniz üzerinde anne-babanız kadar etkili olduğu söylenir. İyi bir eğitimin yanı 'hayata bakış açısı' da bu dönemde edinilir. Tabii bunu yıllar sonra anlasanız da... Kimi okullarda bu etki daha da fazla hissediliyor. 100. kuruluş yıldönümünü yaşayan Kabataş Erkek Lisesi de bu okullardan biri. 16 yıl önce karma eğitime geçen okulun adı, dönemin kız öğrencilerinden sembolik de olsa izin alınarak 'Erkek' Lisesi olarak korundu. Zaten hâlâ tüm öğrenciler törenlerde bu tarihe sahip çıkarak "Kabataş erkektir, erkek kalacak," diye hep bir ağızdan bağırıyor. Kabataş'a giren ilk kız öğrencilerden biri olarak, bu sloganın okulu sahiplenmenin en küçük örneği olduğunu söyleyebilirim... Kabataş 'Erkek' Lisesi, Boğaz'a nazır konumu ve Feriye Sarayı'nın bir parçası olan binalarıyla dikkat çekiyor. Bu binalar, 19. yüzyılın ikinci yarısında padişah yakınlarının yazlık ikametgâhı olarak yapılmış. Okul, İkinci Bahar, Lise Defteri, Okul gibi dizi ve filmlere de mekân oldu. Hemen her dönem arazisinin ve binalarının satılacağı yönünde çıkan söylentiler, neyse ki henüz gerçekleşmedi. Kabataş'ın en önemli özelliklerinden biri, öğrenciler arasındaki sıkı dostluk. Bunu sağlayan da çoğunlukla yatılı öğrenciler. Şimdilerde 750 mevcudu olan okulda, 150 yatılı öğrenci var. Ancak 60'lı yıllarda yatakhanede 1500 öğrencinin kaldığı anlatılıyor. Bu da dayanışmayı artırırmış. Ancak Kabataş'ın en zorlu süreçlerinden biri 'çömez' olunan ilk yıldır. Bu 'yeni' olma duygusu üst sınıflardaki öğrenciler tarafından her yerde hissettirilir. "Bir an önce bu yıl geçse de ben de Kabataşlı olduğumu kanıtlasam," dedirtecek kadar... Kabataş'ta çömez olmak, devamlı Sultan Abdülaziz hikâyeleri dinlemektir. Çünkü Abdülaziz, 1876 yılında tahttan zorla indirilerek bu binalara hapis edilmiş. Dördüncü günün sonunda da intihar ettiği söylenir. Naaşı da şu anda müdür odası olarak kullanılan odada bulunmuş. Bu nedenle yatılı öğrencilerin ilk zamanlarda en çok duyduğu cümle şu olur: "Sultan Abdülaziz'in ruhu okulda dolaşıyor, dikkat et!" Tüm mezunlarının Kabataş konusunda ortak fikirleri, çok disiplinli bir okul olduğu... Yine de eğlenceli anılardan bahsetmemek olmaz. Bahçede top oynarken denize düşen topun ardından, kendini suda bulan öğrencilerden tutun, kayıklarla okuldan kaçanlara kadar... Bunun yanı sıra okulda hiçbir zaman kültür-sanat aktiviteleri es geçilmemiş. Örneğin Kabataş orkestrasında yer almak, okul içindeki popülerliğin bir simgesi olmuş hep. Kabataş'ın en renkli zamanları bir hafta süren şenliklerinde yaşanır. Yıl boyunca öğrenciler tiyatro, resim, edebiyat, müzik, dans, spor gibi alanlarda gösteriler düzenlenmek için çalışır. Ve en güzeli o hafta boyunca ders olmaz! Okulun en önemli simgelerinden biri cuma akşamı yapılan törenlerde 'üçlü çekmek'. Bir tür alkışlama stili olan 'üçlü', kürsüdeki hocanın komutuyla başlar ve tüm öğrenciler aynı anda üç kez alışkışlar ve "Kabataş," diye bağırır... Ama şimdilerde bu gelenek yeni öğrenciler tarafından unutulmuş. 26 yıldır okul kantininde çalışan Cevdet Amca da biraz yeni öğrencilerden şikâyetçi: "Eskiler daha ağırbaşlıydı, bunlar çocuk gibi," diyor. O dönemlerde Kabataş Erkek Lisesi ile Kuleli Askeri Lisesi arasında ciddi bir rekabet varmış. Sebebi de Beşiktaş Kız Lisesi ve Nişantaşı Kız Lisesi öğrencilerinin ilgilerini çekmeye çalışmak... Bunun için kavgalar çıktığı bile anlatılıyor.
Haberin fotoğrafları