kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Güle güle kurbağa prens

Türkiye, gay kulübü ve underground diskoyu Ceylan Çaplı sayesinde tanıdı. Zeki Müren de onun kulüplerinde eğlendi Elton John da. Gece hayatı olan insanları kurbağaya benzetiyordu. Gündüzleri suyun üzerinde, geceleri ise altında yaşayan kurbağalara. Ama kurbağa prens artık uğrunda yaşayacak bir amacı kalmadığına inanmış olacak ki gitmeyi seçti..
İLİŞKİLİ HABERLER
Güle güle kurbağa prens
Ceylan Çaplı 1954 yılında Tarsus'ta dünyaya geldi ama nüfus cüzdanında doğum tarihi 1957 yazıyordu. Çünkü ailesi nüfusunu üç yıl geç çıkarmıştı. Parçalanmış bir ailenin beş çocuğundan biriydi. Annebabası, o henüz küçükken boşanmış, bazı kardeşlerinin varlığını ise yıllar sonra öğrenmişti. 'Çalışmak, çalışmak ve çalışmak' onun hayat felsefesiydi. Akranları parkta top oynarken o çalışıyor ve evin gelirine katkıda bulunuyordu. Yedi yaşında sokaklarda gazete ve sakız satan bu çocuğun Türkiye'de ilklere imza atacağını ve gece hayatında yeni bir devir başlatacağını kim tahmin edebilirdi ki? 1976 yılında üniversite okumak için İstanbul'un yolunu tuttu. O yıllarda en büyük arzusu tiyatrocu olmaktı. Okullarda küçük oyunlarda rol alıyor ve zaman buldukça kendi de bazı senaryolar yazıyordu. Ali Poyrazoğlu'nun tiyatrosu önünde sokağa bir tezgâh açtı ve kitap satmaya başladı. Onun çalışma azminden ve hırsından etkilenen Poyrazoğlu, Çaplı'ya tiyatronun içinde kitaplarını satması için bir alan hazırladı. Ama o kitap satmakla yetinmedi, zaman içinde tiyatronun müdürü oldu. Poyrazoğlu, Çaplı'dan bahsederken, "Çok zekiydi. Risk almayı severdi. Daha çok turne organizasyonlarını ayarlıyordu. Ama bir gün heves etti ve Oya Başar, Bülent Kayabaş gibi bir kadronun olduğu oyunda rol aldı. Çok da başarılı oynadı," diyor.

PAŞA'NIN YAKIN DOSTUYDU
Gezmeyi çok seviyordu. Sosyal çevresi de oldukça fazlaydı. Arkadaşlarının ısrarıyla 1984 yılında Tekila adlı kulübü işletmeye başladı. Burada Zeki Müren'le tanıştı ve aralarında sıkı bir dostluk oluştu. Ancak 'Paşa'nın buraya girip çıkması çok kolay olmuyordu. Bunun üzerine sadece yedek parçacıların olduğu Talimhane'de bir dükkân kiraladı ve Türkiye'nin ilk gay kulübü 14'ü açtı. Zeki Müren'in burada özel bir koltuğu ve vazosu vardı. Bir de kulüpte gönül verdiği bir çalışan... Zeki Müren sık sık 14'e geliyor ve kocaman vazosunun arkasına saklanarak etrafı süzüyordu. O dönem 14'te çalışan DJ Sedat Özyürek, "Zeki Müren geldiğinde sadece Türkçe şarkılar çalardı. Çünkü Paşa böyle isterdi, Ceylan Abi de onu kıramazdı. Zaman zaman Müren'in 14'te şarkı söylediği de olurdu. Onun çıplak sesi rahat duyulsun diye buzdolaplarının bile fişini çekerdik," diyor. 14, kısa süre içinde merak uyandırdı. Çaplı da bunun üzerine heteroseksüeller için 14'ün yanına 19'u açtı. Rakamlara takık falan değildi. Sadece belediyenin verdiği kapı numaralarını kulüp ismi olarak kullanıyordu. 14 ve 19'un başarısının ardından Maslak'ta bir araba mezarlığını gözüne kestirdi. Siyah beyaz televizyonlar, araba hurdaları, vinçler, TIR kamyonu kasaları arasında dönemin en çok ses getiren diskosunu açtı. 2019'a girebilmek için kapıda saatlerce bekleyenler bile oluyordu. Ama o eşcinsellere bir ayrıcalık tanıdı. Kapıda beklemesinler diye ayrı bir kapı açtı. Onlardan girişte bilet parası da almıyordu. Dönemin diğer popüler kulüplerine giren ağır takım onun kulüplerine giremiyordu. Çünkü kural basitti: Takım elbise, bıyık ve tespihin 2019'da yeri yoktu. Buraya ulaşım da zordu. Bu yüzden Taksim'den 2019'a bedava disko dolmuş kaldırdı.

BİR DUVAR-İKİ FARKLI DİSKO
Talimhane'deki 19'un yanında 20 adlı ikinci kulübünü açtı. Üstelik iki kulüp sadece bir duvarla ayrılıyordu. 19'da rock, 20'de ise daha çok elektronik müzik çalıyordu. 14'ü ise biraz ihmal etmeye başladı. Daha sonra buranın işletmesini İzzet Çapa'ya verdi. İkilin arasında çıkan bazı anlaşmazlıklardan sonra da 14 kapandı. 19 ve 20'yi de tek çatı altında birleştirerek 2C'yi açtı. Ama onun için artık eğlence sektörünün tadı kaçmıştı. 2C'yi kapama kararı aldı. Tüm mekânlarında müzikten ışığa kadar her şeyle kendi ilgileniyordu. Tam bir fikir adamıydı. Her adımını iyice düşündükten sonra atıyordu. Ara vermek de onun için bir zorunluluk değil, kendi seçimi olmuştu. Çalışanları için kulüplerinin hemen yanında bir apartman satın aldı. En üst katı da kendine hazırladı. Cihangir'de oturuyordu ama geceleri kulüpten sonra yakın arkadaşlarıyla bu apartmanda eğlenmeye devam ediyordu. Zaten kendi de birkaç yıl evvel buraya taşınmıştı. 4 Şubat Pazartesi günü, başında şapkası, televizyonun önünde ölü bulunduğu bu apartmana...
Haberin fotoğrafları