kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Yağmurdereli çiftinin 21 yıllık aşklarında fedakârlık Esin Hanım'a düşmüş.

Osman Yağmurdereli: Bütün kalbimle isterdim ki eşimin saçını tek ben göreyim

Tuluhan Tekelioğlu
22.12.2007
Türkiye'nin önemli yapımcılarından biri şimdi Meclis'te. "Yatılı okul gibi..." dediği meclisten her hafta bir dizi senaryosuna yetecek kadar malzeme biriktirdiğine emin olduğum AKP milletvekili Osman Yağmurdereli'yle sabahın 10.00'unda buluştuk. Eşi Esin Hanım'ın hazırladığı envai çeşit peynir, zeytin ve reçelle dolu kahvaltı muhteşemdi. Öyle ki masadaki sohbet öğlene kadar uzadı. Asıl konudan saparak politikadan uçak korkusuna, Karadenizli ressamlardan televizyon yayıncılığına, kanserden alternatif tıbba kadar her şeyden bahsettik. 'Her Şeye Rağmen İkimiz' röportaj dizisinin bu haftaki çifti, Esin ve Osman Yağmurdereli. Semra Özal'ın çöpçatanlığıyla başlayan aşkları 21. yılını doldurmuş. Evlendikleri gün "İstersen işi bırak," diyen kocasına "İşimi bırakmam, istersen sen beni boşa," diye cevap veren Esin Yağmurdereli, dönemin bakanlarından Veysel Atasoy'un kız kardeşi. Banka müdürü Esin Hanım işini hiç bırakmamış ama kocasının pek çok isteğine boyun eğmek zorunda kalmış. Evlendiği günden bu yana bir kez olsun mayosunu giyip denize girmemiş mesela. Kadın kadına bir akşam yemeğine gidememiş, hiç dekolte elbise satın alamamış... Ama tüm bunları öfkeyle değil, mutlulukla anlatıyor bana. Mutluluğunu kocasının mutluluğu üzerine kuran bir kadın olmaktan da son derece memnun görünüyor. "Osman zor adamdır, huysuzlukları vardır ama evde sevimli bir çocuk olur. Benim hiç büyütemediğim çocuğum," diyor...

- 21 yıllık beraberliğinizde beklentileriniz karşılandı mı?
- Osman Yağmurdereli:
Ben fazla bir şey istemem. Ne dersem o olsun, sadece bunu isterim (gülüyor).
- Esin Yağmurdereli: Kova burcudur kendileri. Ben de Oğlak'ım. Lider vasıflıdır Oğlak. İsterim ki, benim dediğim olsun. Her zaman için dizginler erkeğin elinde gibi gözükür ama en nihayetinde kadınların dediği olur (gülüyor).
- O.Y: İstediklerim olmazsa, mutsuz olurum. Suratım asılır, neşem kaçar.

- Bugüne kadar hep istedikleriniz oldu mu Osman Bey?
- O.Y:
Hep oldu. Olmasa, birliktelik sürmez. İki taraftan birinin fedakâr olması lazım. Bizim evde fedakâr Esin'dir. Benim mutlu olmam, etrafımdaki insanların da mutlu olması anlamına gelir. Kendi yaptığım programın, kendi yaptığım düzenin en doğrusu olduğuna inanırım. Kendi sağlığım konusunda hatalar yapmış olabilirim ama aileme zarar verecek hiçbir hata yapmadım. Kendimi hor kullanmanın faturasını çok ağır ödedim, hâlâ da ödüyorum.

- Ben sizi iyi gördüm... -
O.Y:
Üç ay yaşar, altı ay yaşar denen bir hayatın arkasından, yaklaşık 19 aydır hiçbir şikâyetim olmadığına göre, çok iyiyim. Çok insandan dua aldım. Bir arkadaşım geçen gün güzel bir şey söyledi. Çağatay Kılıç, "Bir maç yaptınız. Maçta gol oldu, ama hakem golü saymadı," dedi. Hayata yeniden doğmuş, yeniden bağlanmış gibi davranıyorum. Sigarayı hastaneye yattığım gün bıraktım! Günde bir buçuk paket sigara içiyordum, üç puro içiyordum ve bazen de haftada bir gün nargileciye gidiyordum.
- E.Y: Bir gece çok kızdığımı hatırlıyorum, şu merdivenlerde. "Kendini çok hor kullanıyorsun, yapma Osman," diye bağırdım... Bazen insan yaşının ilerlediğinin farkına varmıyor. Çok hor kullanıyordu kendini. Osman benim her şeyim. Çocuk yok bizde, o benim çouğum, her şeyim.

DOKTORLA VALS
- O.Y: Hastalığımı bir gece yarısı öğrendim. Çok sevdiğim doktor arkadaşım ağlayarak odama girdi, "Yarın dosyanı al, Amerika'ya git," dedi. Dans dersleri alırdı, Mefkure Hanım. Baktım ağlıyor, "Sen en son ne dansı öğrendin?" dedim. Vals öğrenmiş. Onunla vals yaptım, daha beter ağlamaya başladı. Odamın ışıklarını söndürdüm, İstanbul ışıl ışıl. Gece 02.00'de Esin'i aradım, annemi aradım, ablamı, abimi aradım, onları o saatte yanıma topladım. Önemli bir problemimiz olduğunu, bu problemi yenebilmek için de iyi bir takım olmamız gerektiğini söyledim. Esin bitkisel tedaviye çok inanır. O, işin alternatif tıp tarafını yürüttü, ablam tıp tarafını üstlendi. Onkoloğum, inanırsam halledebileceğimi söyledi. Münci Abi'nin (Kalaycıoğlu) çok desteği oldu. Sualp Bey (Tansan) çok uğraştı, tedaviler iyi sonuç verdi. Şu an vücudumda 2 cm'lik bir tümör var, diğerleri kaybolmuş vaziyette. Moralimi iyi tuttuğum sürece, neşeli olduğum sürece, hizmet edebildiğim sürece, iyileşeceğim. Bu hastalığı düşününce mutsuz oluyorum. Onu düşünmeden yaşamak istiyorum. O 20 ayı hayatımda yaşanmamış kabul ediyorum. Hastalığımı, yaşanması gereken bir mücadele diye düşündüm. Mutluluk huzurla doğru orantılı benim için. Hayatım boyunca 'çok mutluyum' dediğim anlar çok az oldu. İşim iyi gidiyorsa, mutluyumdur. İşin iyi gitmesiyle para kazanmayı illa birbirine bağlamamak lazım. Para kazanmayabilirsiniz ama işiniz iyi gider. Başarı, huzur, bana mutluluk getirir. Bir de sevildiğimi hissetmek... İnsanların beni sevip sevmediğini bakışlardan anlarım.
- E.Y: İki arkadaşımız Ukrayna'dan, bir üzüm kökünden yapılan bir şurup gönderdiler. Hâlâ onu kullanıyor. Bu şurup, Ukrayna'da soğuk iklimde yetişen üzümün çekirdeğinin suyu. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Şekeri normal seviyede tutuyor. Hayatında hiç sebze yememiş Osman. Şimdi biraz biraz yiyor. Yediği sebze de sadece ıspanaktır. Salata yemez, söğüş yer. Osman eskiden balık da yemezdi. Evde pişen yemek kokusuna tahammülü yoktur. Soğan, sarımsak kokusundan nefret eder.
- O.Y: Ankara'da Gaziosmanpaşa'da bir ev tuttum. Çok sempatik, sıcak bir ev. Akşamları apartmana giriyorum, bir yemek kokusu... Bir türlü içeri giremiyorum. Yemek kokusu olan bir evi sevmem.

- Osman Bey Ankara'da, siz İstanbul'dasınız. Her gün mutlaka konuşur musunuz?
- E.Y:
Çok fazla değil.
- O.Y: Hadi canım, söylesene beni günde kaç kez aradığını? (gülüyor)
- E.Y: Günde beş-altı kez arıyorum. İlaçlarını hazırlıyorum ayrı ayrı kutulara koyuyorum, yardımcısı İlkay Bey'i arayıp ilaçlarını ihmal etmemesini söylüyorum. İlaçlarını alıp almadığını ben takip ediyorum.
- O.Y: Günde 15 ayrı ilaç yutuyorum. Esin bana çok düşkündür. Korumacı hali onu bazen agresif yapabiliyor.
- E.Y: Ömrümden ömür veririm Osman'a.
- O.Y: 22 senelik evlilikte karşındaki bir süre sonra hayat arkadaşın oluyor. Okulda hayatını kurtaran arkadaş vardır ya, kopya verir sana. Esin ölünceye kadar benim hayat arkadaşım. Ben çok isterdim ki eşimin saçını sadece ben göreyim. Yeni evleniyorum, 25 yaşımdayım, kız da 20 yaşında. Karımın türbanlı olmasını tercih ederdim. Bütün kalbimle. Bugünkü eşimin 50 yaşında kapanmasını kastetmiyorum. Yeni evlendiğimizde, saçının telini yalnız benim göreceğim bir eşim olsun isterdim. Bana özel olması açısından! Akşam evine geliyorsun, karının saçını yalnız sen görüyorsun.
- E.Y: Yok artık, Osman!