Karıncayı bile incitmezdi, yedek şarjörle gitti

30 yıllık öğretmen Müzeyyen Öztürk de (51), üç yıl önce tayin olduğu Altındağ'daki Telsizler İlköğretim Okulu'na gitmeden önce eşi Ahmet Öztürk'le kahvaltı yaptı. Ahmet Bey, önceki gün yaptırdığı kan tahlillerinin sonuçlarını almak için hastaneye gideceğini anlattı karısına. Daha sonra da, ne zamandır en büyük mutsuzluk kaynağı olan işinden emekli olmak için dilekçe vereceğini söyledi. Müzeyyen öğretmen de, görev yaptığı okuldaki öğretmen arkadaşlarına kocasının haksızlığa uğradığından, kazandıkları bütün paraları avukatlara verdiklerinden ve hiçbir sonuç alamadıklarından yakınıyordu. O gün, "Nihayet Ahmet emekli olacak ve sıkıntılarımızdan kurtulacağız," diye müjdelemişti kocasının kararını. Biri yurtdışında okuyan iki kızı da üniversite öğrencisiydi, özellikle yurtdışındaki kızı Özet'in eğitim masraflarına daha fazla katkıda bulunacakları için seviniyordu. Birkaç yıldır aynı okulda çalışan yakın bir öğretmen arkadaşı, "Kocasının psikolojisi bozuk değildi, bize öyle bir şey anlatmıyordu, tam tersine adam hakkını arıyordu," diye konuşuyor. Her şey Müzeyyen öğretmenin derste telefonunun çalmasıyla değişti. Kadıncağız telefon görüşmesinden sonra öğrencilerinin arasında düşüp bayıldı. Olayın tanıklarından adı bizde saklı öğretmen, sonrasını şöyle anlatıyor: "Müdür bey beni aradı, acil doktor çağırmamı, Müzeyyen hocanın fenalaştığını söyledi. Doktor hemen geldi, sakinleştirici bir iğne yaptık, daha sonra duyan yakın arkadaşları geldi ve alıp evine götürdüler." Müzeyyen öğretmenin fenalaşmasına neden olan, kocasının yaptığı şeydi. Her şeyi geride bırakacağını söyleyen kocası, gerçekten de her şeyi geride bırakmıştı, kendisini, çocuklarını ve bütün yaşamını. Beline taktığı beylik tabancası ve yedek şarjörleriyle herkesin "Karıncayı dahi incitemez," dediği bunca yıllık kocası Ahmet Öztürk, artık bütün Türkiye'nin tanıdığı bir katildi. Müzeyyen Hanım kocasının katil olduğuna inanamamış ve arkadaşlarının tabiriyle 'hassas yüreği' bu gerçeğe dayanamayınca da yığılıvermişti olduğu yere. Bayılmadan önce son söylediği şey ise, "Umarım İhya ölmemiştir," oldu.