kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Anılarla Erdal İnönü

Yeni Haber
Erdal İnönü siyaset ve bilim adamlığı döneminde zeka ve hazırcevap yeteneği ve esprileriyle siyasete kattığı renkler kimi zaman güldürdü kimi zaman düşündürdü. İşte Erdal İnönü'nün adının geçtiği, siyasetin kulislerde bugün de sözü edilen iz bırakan anekdot ve olaylardan bir derleme:

"-Erdal İnönü'nün kişiliğinin oluşumunda babası İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün yetiştirme tarzı etkili olmuştu. İsmet İnönü olanakları bulunmasına karşın Erdal İnönü ve diğer oğlu Ömer İnönü'yü, yurtdışında bir ortaöğretim kurumu yerine Ankara'nın ortasındaki Ulus semtinde bulunan Gazi Lisesi'ne göndermişti.

Erdal İnönü SHP genel başkanıyken seçim gezilerinden birinde bir kente gelir. Kasabanın girişinde tören düzenlenmekte ve bir koç kurban edilmek üzeredir. Seçim otobüsündeki gazeteciler törende vaziyet almak üzere otobüsten inerken güvenlik güçlerinin engellemesiyle karşılaşır. Gazeteciler arasında soyadı "Koç" olan bir muhabir de vardır. İnönü mikrofondan vatandaşları selamlarken gözü güvenlik güçleriyle seçim otobüsüne binmeye çalışan muhabirin itiş kakışına takılır ve "Sayın Koç'u bırakın, sayın Koç'u bırakın" der. O anda İnönü için koç kurban etmeye hazırlanan kasaplar da bu uyarı üzerine irkilerek geriye çekilirler

-İnönü siyaseti bıraktıktan sonra eşiyle bir sinemaya gider. Bir gazeteci sinema çıkışında rastladığı İnönü'ye "Sizi son dönemlerde sinemalarda pek göremiyoruz" der. İnönü'nün cevabı, "Tabii, sinemalar karanlık oluyor" olur.

-İnönü Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sergilediği Macbeth'i izlemektedir. Oyunculardan birinin "önemli olan yönetime gelmek değildir, önemli olan yönetimde iktidar olarak kalabilmektir" şeklindeki tiradı üzerine salonda İnönü'nün de bulunduğunu bilen vatandaşlar uzun süre alkışlarlar ve oyuna kısa bir süre ara verilir. O dönemde koalisyonda ve partisinde çok başlılık sorunu yaşayan İnönü alkışlara elleriyle selamlayarak karşılık verir.

-Erdal İnönü, seçim gezilerinde eller üstünde taşınmaktan hoşlanmadığını, bunu engellemek için fizik kurallarından yararlandığını söylemişti. İnönü kendisini el üstünde taşımak için hamle eden vatandaşlar karşısında hemen yüzükoyun yere uzandığını, böylece vücudunun ağırlık merkezini dağıtarak yukarı kaldırılmasını engellediğini belirtmişti.

-Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bir gün partisinin grup toplantısında kendisini sürekli ağır eleştiren Erdal İnönü'ye şöyle demişti. "Benimle uğraşacağına, Küçük Turgut'la uğraşsın..." Bu konuyu gazeteciler İnönü'ye sorduklarında, İnönü şu yanıtı verdi: "Konunun Uzmanları var; Onlara sormak lazım."

-Daha sonraki dönemin önemli hukukçularından biri olarak DGM Başsavcılığına yükselen Nusret Demiral 70'lerin başında savcı iken ODTÜ'ye bir soruşturma için gider. Rektör Erdal İnönü ile karşılaşır, Demiral olayı şöyle anlatıyor: "Deniz Gezmiş, üniversitede iki numaralı yurtta kalıyordu. Ayrı ayrı odaları vardı. Hegemonyasını kurmuş orada. Bütün oralarda baştanbaşa devrim kelimesi yazılmış. Erdal İnönü'ye dedim ki bu kelime ne? Burası üniversite, nasıl yazılıyor bunlar? Efendim işte inkılap demek. Hayır, devletin yurdu bu. Mesela İrfan Uçar diye bir çocuğumuz, DEV-SOL'un gıyabi tutuklu bir elemanı, polis arama yapınca Erdal İnönü'nün bulunduğu odaya giriyor. O vakit İnönü odada mı değil mi bilemiyorum. Yalnız vilayete tutuklu olup olmadığı soruluyor. Teslim etmek istemiyorlar polise. Vilayetten cevap gelinceye kadar öteki taraftan kaçtı. Sonradan yakalandı tabii."

-Gazeteci Can Dündar "Politikanın Mahçup Jokeri" nitelemesini yaptığı Erdal İnönü'nün 80'inci yaşgünü dolayısıyla yazdığı yazıda şu anekdota yer vermişti: Erdal İnönü'nün Başbakan Yardımcılığı'nı teslim ettiği gün... Kapıdan uğurlandı. Eve bırakmak üzere emrine bir araba tahsis edilmişti. Binmedi. "Ben eve kadar yürüyeceğim" dedi. Peşinde bir gazeteci ordusuyla yürüyüşe geçti. Baktı ki böyle olmayacak vazgeçip bulvara yöneldi. Bir taksi çevirdi, bindi. Taksi şoförünün ona bakışı görülecek şeydi. Muhtemelen ilk kez Başbakanlık'tan çıkmış bir siyasetçiyi taşıyordu.Ve muhtemelen o, son olacaktı."

(ANKA)