kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Orhan Gencebay:'Bir evde iki şöhret olmaz'

Tuluhan Tekelioğlu
13.10.2007
ORHAN GENCEBAY

* Seven kişi cömerttir. Cimrilik yapıyorsa, aşkından şüphe edilir.

* Tekne alıp, teknede yaşamayı isterdim. Ama Sevim'i tekne tutuyor, rahatsız olacağı, birlikte olamayacağımız için tekne alamıyorum.

* Popstar Alaturka'da bile, çorabımdan kravatıma kadar kıyafetlerimle Sevim Hanım ilgileniyor.

* Hatunun fobisi var diye 26 sene uçakla seyahat etmedik. Avrupa gezisine bile arabayla gittik.

* Sevim hanım geyşa ruhludur. Akıllıdır. İkna edici ısrarlılığıyla her şeyi yaptırır. Hatun anlık küser, çabuk barışır.

SEVİM EMRE

* Orhan Bey biraz dağınıktır, ben onu toplarım.

* Tekne tutuyor beni. Yine de hapımı alır, onunla giderim. Ama akşam otelde kalırım.

* Tatil yapamıyoruz, işleri yoğun diye. Şimdi bayram tatili yapamıyoruz mesela, televizyon programı var çünkü.

* Orhan'la çok uğraştım sigarayı bırakması için. Çok erken kalkar, sigara yakardı. Kahvaltı yapmadan önce sigara yakmasını engellerdim.

* Yemek seçmez. Başkasının elinden yemez. Ama baklaya alıştıramadım.

* Damarına basarım, kızdırırım, küserim bazen. Yazıhaneye gelir, saza sarılır, güzel besteler çıkar.

* Tarihe merakı vardır. Bir taşa iki saat bakar mesela. 'Ne var o taşta' diye sıkılırım, çatlarım.

Bir tarafıyla sokağın bilgesi, bir tarafıyla çağdaş bir ozan, bir yandan hayatı kendi müziğine, işine adamış bir derviş ve eşini de ortak etmiş. 33 senelik beraberliklerinde topu topu 12 gün ayrı kalınabilmiş 'marazi' bir aşk. Orhan Gencebay, "Hatun, hayatımda istediğim, en beğendiğim kişidir," diyor Sevim Emre için. "Hayatın doğrusu yoktur, renkleri vardır. Aile, en çok yaşanan, istenen, oraya gelinen hayat şeklidir," diyor ve aklının bir köşesinde duran Hadis-i Şerif'i ezbere okuyor: "İki kişi bir araya geldiği zaman, biri başkan olsun der. İki kişi ayrı karar verirse orada birlik olmaz." "Sizin ilişkinizde başkan kimdir," diye soruyorum. Sevim Emre gülümsüyor, "Kararları Orhan Bey verir," diyor. Kaşlarını çatıyor Gencebay, bana dönüyor: "Biz birbirimize karar verdik!" Orhan Baba şaşırtmayı seviyor. Beni de şaşırttı. Önce kalbimi hoplatarak. Sohbetimiz için sözleştiğimiz saatten yaklaşık bir buçuk saat önce aradı: "Tuluhan Hanım bu röportajı şimdi yapamayacağım, acilen kalp tomografisi çektirmem gerek," deyince, istemeden "Amaaa," diyerek başladım konuşmaya... Bu saatten sonra kimi bulabilirim? Hem bayram sayısı, SABAH'taki arkadaşlar güvenmiş, iki sayfayı teslim etmiş... Utandım sonra. "Kusura bakmayın, sağlık önemli, erteleyelim," dedim. İyi dileklerle telefonu kapayınca, karnıma ağrı girdi. Yakın bir zamanda yine böyle bir telefon almıştım, babam tomografi çektireceğini söylüyordu. Sonra anjiyolar, damarlarına takılan stentler vs. Her şey birbirine karıştı. Yapamadığım röportajın hüznü iyice yükselirken yine telefonum çaldı. "Şimdi iyiyim, sizi kırmayalım, tomografiyi yarın çektiririm," diyordu Orhan Gencebay... Onu yormayacağımıza söz verdim. Sevim Hanım'ın kendisi için seçtiği giysiler içinde, gülümseyerek girdi Etiler'deki ofisin kapısından. Sonra her şey akıp gitti... Hayat arkadaşının belinden sarılarak, neşeyle poz verdi Kutup Dalgakıran'a. Bir saat için başladığımız röportaj, ketum bir havadan, içten bir sohbete dönüştü. Ve öğleden sonraya kadar devam etti... Orhan Gencebay sohbetin sonunda da şaşırtmayı başardı bizi. "Berhudar olun, çocuklar," dedi.

- Zamansız bir görüntünüz var, hiç eskimeyen. Beraberliğiniz de öyle gibi ....
- Orhan Gencebay:
Hiç çaba göstermiyorum, zamana bırakıyorum ama gerçeğe bakıldığında sürekli değişiyoruz tabii, fikirlerin değiştiği gibi bedenler de değişiyor.

- Yıllarca evlenmeden de mutlu olunabileceğini Türk toplumuna gösterdiniz.
- O.G
: İster imza atsınlar ister atmasınlar, mutlu olmak kişilerin davranışlarıyla, ruh halleriyle ilgilidir... Avrupa'da büyümüş bir manken kızımız, galiba Tülin Şahin'di, "Türk hanımlarının birçoğu evlendikten sonra, istediğini elde ettikten sonra tavrı değişiyor, o zaman da erkeklerin kafası karışıyor," demişti. Kişiler bir ömür boyu yaşama isteğiyle beraber olurlarsa, beraber yaşama isteğiyle birlikte oldukları için kandırmaca olmaz. Erkek bir hanımla izdivaç yapmaya karar verdiği zaman, birtakım alışkanlıklarını kenara bırakır. Ciddi bir şekilde karar verir. Karar verdiğim zaman Sevim Hanım'ı seçmiş oluyorum.

- Birbirinizle olmak için nelerden vazgeçtiniz?
- O.G:
Türkiye güzeliydi, Avrupa güzellerindendi. Sesi çok güzeldi, müzik eğitimi almıştı. Çok iyi bir assolist olarak devam edebilirdi. Beraberliğimiz başlarken birbirimizi sevdiğimiz için ona şunu söyledim: "Eğer beraber olacaksak, benim isteğim şudur: Bir evde iki şöhret olmaz. Bir şöhret yeter. İki tane olursa birliğimiz, dirliğimiz bozulabilir, yazılar, dedikodular çıkar, birbirimize zarar veririz, üzülürüz," dedim. "Yapabilirsen şunu istiyorum," dedim, "Evde oturabilirsin, başka bir iş de kurabiliriz ama sahne hayatını, şöhret hayatını bırak. Ama içinde ukde varsa, kesin olarak diyorsan ki, 'Hayır ben devam etmek istiyorum,' o zaman senin en yakın dostun olurum. Destek olurum ama iki sevgili olamayız."
- S.E: Ben de bıraktım. Orhan'ı feda edemezdim. Çok âşıktım. Uzun zaman içinde sinemadan, televizyonlardan teklif aldım, yapmadım. Kıskanırdı.
- O.G: İlkel kıskançlıklarım yoktur hiç. Olmadı da. Ama hayatta her şey olabilir. Bestelerimde bunu anlatmaya çalışıyorum. Yanlış laf trafikleri olabilirdi hayatımızda. Hayat yolunda yanlış da olur...

- "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni," diyorsunuz, gönül rahatlığıyla soralım, hatası nedir Orhan Bey'in?
- S.E: Aramızdaki ilişkide hiç hatası olmamıştır. Küçük şeyler olabiliyor. Mesela bayramda bir yerlere gitmek isterdim. Çalıştığı için gidemiyoruz. Bana dese ki "Git," yalnız gidemem. Onu yalnız bırakamam. Nefes alamam. Yemeğini merak ederim. Evde ikimiz de diyet yapıyoruz. Yemeğini benim elimden yer.
- O.G: Şarkılarımda sevginin cömertliğini anlatıyorum. Gerçek seven cömerttir. Cimrilik yapıyorsa aşkından şüphe edilir.

- Eşiniz, bir yandan Türk müziğinin ikonu, kahramanı, bir yandan da sıradan günlük hayatı birlikte yaşadığınız erkek. Bunu siz içinizde nasıl yaşıyorsunuz?
- S.E:
Çok küçük yaşta, çocuk yaşlarımda bunu anlayıp bu olgunluğa eriştim. Orhan Bey'e "Ben kulunum, sen efendimsin," dedim. Orhan benim ruh ikizim. Hayatı onunla tanıdım. Hayata bakışım onunla değişti. Evde çok derin düşünür. Duygularını bozmamak için, sazını eline aldığında yalnız bırakırım. Gece yataktan kalkıp nota yazdığını bilirim. Her yerde televizyon vardır. Herkes istediği programı seyreder. Bazı dizileri beraber izleriz, Orhan Bey çok kitap okur. Şimdi Türk tarihiyle ilgili okuyor. Bazen düşünceli olur, dalar, gider. Çok az uyur. Erken kalkar, geç yatar. Kahvaltı etmeden sigara içmesini engellemek için erken kalkardım... Mutlaka beraber kahvaltı ederiz. Yemek yapmayı hiç bilmez, belki de yaptırmadığımız için. Yaşamımızla, geleceğimizle ilgili çok mesuliyet taşıyor. Kadın erkekle kendini aynı yere koymamalı diye düşünüyorum. Erkeğin yorgunluğu kadınınkinden farklıdır.
- O.G: Evin insanı olarak ihtimamla bakılıyorum. Popstar Alaturka'da bile, çorabımdan kravatıma kadar kıyafetlerimle Sevim Hanım ilgileniyor. Benim durumumda olan biriyle beraber olacak insanın bunu anlaması gerekir. Yoksa bencildir. O kişi gerçekten 'anlıyorsa' o adamla olur. Benim durumumdaki biriyle olmak isteyen kişi, o adamın durumuna adapte olmak zorundadır. Mesela beni seven insanlara ilgi göstermemem düşünülemez. Benimle olan biri de bunu bilecektir. Fedakârlık olarak düşünmemelidir, anlayışla karşılamalıdır. "Bu adamı değiştiririm," diye düşünüyorsa bencildir, ilişki yürümez. Yine kıskanabilir ama anlayışlı olur.
- S.E: Güzelliğe doyulur. Ama iyi huy, akıl ve meziyetler çeker erkekleri. Akıllı olan kadınlar daima kazanır.

- Birbirinize eşit derecede anlayışlı mısınız?
- O.G:
Kesinlikle. Ne istediyse ona hiç hayır demedim. Benden son istediği şey, Mercedes jip, 2008 model. "Olmaz," dersem, makul karşılar, "Peki," der.
- S.E: Hiçbir zaman çok fazla bir şey istemedim. Tok gözlüyümdür.