kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
17 Ekim'de açılacak 'Her Ne İse' sergisi, 1981 doğumlu Can Sayınlı (arkada) ve Jorgen Evil Ekvoll'a ait.

Küresel köyün dertli motifleri bunlar

Evrim ALTUĞ
13.10.2007
Can Sayınlı ve Jorgen Evil Ekvoll, Galerist'te açacakları 'Her Ne İse' sergisiyle şaşırtacak. Herekeli kilimci kadınlarla aylarca çalışan sanatçılar, dünya sorunlarını cam vitraylar ipek kilimler ve fotoğraflarla gözler önüne serecek..
Yolları Norveç'ten Hereke'ye düşen iki genç sanatçı, Galatasaray'daki Galerist'te üç gün sonra açmaya hazırlandıkları 'Whatever' - Her Ne İse' sergisi için hazırlanırken SABAH Cumartesi ile buluştu. Can Sayınlı ve Jorgen Evil Ekvoll'ün 17 Ekim akşamı açılacak ilk sergileri; Hereke'de, aylarca süren bir çalışmayla bölge emektarı kadınlarca dokunmuş, post-modern desenli, irili ufaklı kilimleriyle dikkat çekiyor. Sergi ayrıca, bir dijital fotoğraf dizisi ve Batı'daki kilise vitraylarına göndermede bulunan politik mesajlı cam çalışmaları da içeriyor. 18 Kasım'a kadar görülebilecek sergide, sanatçıların Karacaahmet Mezarlığı'ndaki taş ustalarına başvurarak ürettikleri, ahlaki mesajlı mermer mezar taşı örneklerine de rastlanacak. Sanatçılar, bu barış mesajlı yapıtları da büyük mumlar eşliğinde galeriye taşıma telaşında. Sayınlı ve Ekvoll, son beş yıldır birlikte çalışıyorlar. Sanatçılar, serginin en ilgi çekici parçalarına hayat veren Herekeli kilim ustalarıyla işbirliğine gitmeden önce, Kayserili bağımsız iki yün halı dokumacısı ailenin kapısını çaldıktan sonra, bu malzeme ile çalışmaya karar vermişler. Sergideki küçük kilimlerin her biri, en az iki buçuk aylık bir emeğin ürünü ve her birinin, bir 'teması', başlığı ve gönderme yaptığı özel mesaj var. Bu ironik mesajlar, Maradona'dan Papa'ya, Saddam Hüseyin'den Vladimir Putin'e ve Bill Gates'den cinselliğe, hatta küresel petrol kavgasına kadar uzanan bir yelpazeyi içinde barındırıyor. Bu anlamda, sergideki bir buçuğa iki metrelik devasa ipek dokuma halının teması, savaş olarak seçilmiş. Merkezinde bir bebek figürünü barındıran simetri zengini çalışma, insanlık, kaos ve silah motifleri arasında salınıyor.

HER BİR KİLİMDE AYLARIN EMEĞİ SAKLI
Bilgisayarda kılı kırk yararak ürettikleri 'güncel' motiflerin dökümünü köylülere aktaran Sayınlı ve Ekvoll, küçük boy kilimlerde santimetrekareye 12, büyüklerinde ise 100 dikişin düştüğü bu halılar için en az üç ile sekiz kişinin, üç ay ile iki yıl arasında uzanan el emeği ve tecrübesinin söz konusu olduğunu belirtiyor. Ekvoll, "İşin en heyecan verici kısmı da burada," diyerek, Herekelilerin eserlere yaptığı doğal katkıyı, sanat eserinin dönüşümü adına çok önemli ve gerekli bulduğunu vurguluyor ve ekliyor: "Bunlar asla kopyalanmayacak." Kilimlere sergide eşlik eden dev fotoğraflar da, 'biricik'. Yani bu fotoğraflar da, sadece 'birer' adet üretilmiş. Sanatçıların, "Asıl hedefiniz arka planda olup biten dünyanın durumu, ancak önünüzde çıplaklık gibi bir silah varken bu hedefe odaklanmanız zor," diyerek tarif ettikleri söz konusu çatışmalı karelerde, Suzy adlı sarışın bir Batılı kızın tamamen, hatta aşırı detaylı çıplak görüntüsü, fotoğrafik anlamda 'ucuz kalitedeki' kimi fon görüntülerinin önüne ısrarla geçiyor. İkilinin 'izleyicinin gözüne soktuğu' bu Batılı çıplaklık da, izleyiciyi sanatçıların asıl altını çizmeye çalıştıkları 'fon'un dramatikliğinden alıkoyarak, dikkati çelmeye yönelik bir hile olarak seçilmiş. Peki ama neden? Sanatçılar, örtünüp örtünmemenin sürekli tartışıldığı İstanbul'a bu cüretkâr kareleri taşıma fikrini savunurken, "Niçin İstanbul'da çıplak dolaşıp dolaşamamak da tartışılmasın?" sorusunu yöneltiyor. Nitekim bu çıkışları boşuna değil; hatırlanacağı gibi birkaç hafta önce, içkili bir genç kız, İzmir Konak sahilinde 'özgür olduğu' iddiasıyla çırılçıplak denize atlamış ve kendisinin intihara teşebbüs ettiği sanılmıştı. Sergideki cam vitray yorumlarının çoğu ise ABD'nin Irak işgaline eleştirel bir bakış katmak amacıyla ortaya çıkmış. Yine, sergide yer alacak devasa bayrak, serginin politik çalışmalarından biri. Bu eserde İran ve İsrail bayraklarını 'üst üste' pozlayan sanatçılar, Please Forgive Me (Lütfen Beni Affet) adlı Bryan Adams parçasının sözlerinden esinlenmiş. Onlara göre, Ortadoğu'daki her krizde mutlaka 'bölgenin yaramaz çocukları' dedikleri bu iki ülkenin adı geçiyor. İkili bu duruma tepkisini ise, bayraktaki 'seni seviyorum' sözüyle vermeye çalışıyor. Tel: (0212) 244 82 30 Sergiden bir vitray.
Haberin fotoğrafları