kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Babasından sonra sıra oğlunda mı?

1915'te Ermeni vatandaşlarımıza soykırım yapıldığını, hem atalarımıza sahip çıkma adına, hem de arkadan tazminat ve toprak talepleri gelir endişesiyle kabul etmiyoruz. Gerçekten de yapılan soykırım değil, "meşru müdafaa" idi. Ama aralarında, Rusya, Kanada, Belçika, İtalya, İsviçre, Hollanda, Almanya, Fransa gibi önemli devletlerin bulunduğu 19 ülke parlamentosunun "soykırım var" kararı almasına bakarak, "gitgide daha az sayıda millet bize inanıyor" diye kaygılanabiliriz. Aslında, o ülkelerde yaşayan halk, 1915'te gerçekleşen bu hadise ile ilgilenmiyordur bile. Hatta parlamenterler dahi, birkaçı hariç, yeterli bilgiye sahip değildir. ABD'de de uzatmaları oynuyoruz. Her sene benzer senaryolar tekrarlanıyor. Acaba bir kere böyle bir karar alınsa, o zaman daha mı rahat ederiz? Öyle ya, her seferinde Ermeniler, bizim aleyhimizde konuşma fırsatı elde ediyorlar; soykırım gündemden düşmüyor; münasebetlerimiz olumsuz etkileniyor. Son olarak Dış İlişkiler Komitesi'nde lehimizde oy kullananların dahi, bizi desteklemedikleri, sadece, ABD'nin Ortadoğu'daki menfaatlerini korumayı amaçladıkları biliniyor.
Türkiye'de iki görüş var. Kimisine göre, soykırım yapıldığı benimsense bile, yurtdışında yaşayan Ermeniler, toprak ve tazminat talebiyle karşımıza çıkamayacaklar; çünkü Lozan'da bu fasıl kapandı; mağdur olanlara Türk hükûmetine başvurmaları için süre tanındı ve müracaatlar o tarihte değerlendirildi. Kimi ise, soykırım taleplerinin arkasında, manevi bir tatminden öte oyunlar olabileceğini düşünüyor.
Dış politikada, uluslararası hukukun yanı sıra, güç dengeleri de önemli bir rol oynar. Dolayısıyla, Türkiye zayıf düşerse, toprak ve tazminat talepleri ile de karşılaşabilme ihtimali göz ardı edilemez. Bu yüzden bir an önce zenginleşmeliyiz ve demokrasimizi de aynı süre zarfında geliştirmeliyiz ki dünyada itibarımızı koruyabilelim.
Ama o ne? Hrant Dink'in oğlu, Agos'un yazı işleri müdürü Arat Dink'i, babasının bir demecini gazetede yayınladığı için mahkûm ediyoruz. İmtiyaz sahibi Sarkis Seropyan da, 301'den verilen mahkûmiyetten nasibini alıyor. Mahkeme, kararında, "Türklüğü aşağılamaktan" dolayı sanıkları cezalandırırken, "kişilikleri de göz önüne aldığını" hatırlatıyor. Acaba "Madem ki Ermenidirler, bunlar Türklüğü kolayca aşağılarlar mı" demek istiyor?
Bize yapıştırılmak istenen "Soykırım" damgasından, Türkiye'nin, azınlık haklarına saygılı demokrat bir ülke olduğunu cümle aleme göstererek ancak sıyrılabiliriz diye düşünürken, Kerinçsiz kafasıyla verilen şu karara bir bakın.
Babasının suikaste kurban gitmesinin ardından oğlunun da mahkûm olması, dünyadaki itibarımızı, ABD Kongresi'nin soykırıma ilişkin kararından çok daha fazla sarsacaktır.