kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor'

- Bir sosyolog olarak söyleyebilir misiniz; toplumda gerilim var mı?
- Evet var. Ama bu konu gerilim hattına dönüştürülmeden önce, 90'larda çok önemli açılımlar yaşandı. Sol entelektüeller, liberal entelektüeller ve İslami entelektüeller birbirleriyle iletişime geçip; birbirlerini anlamaya, birbirlerini tanımaya çaba gösterdiler. Bu topluma da yansıdı. Türbanlı öğrencilerle türbansız öğrenciler sosyalleşmeye başladı. Ama 'laik' ve 'İslamcı' olarak tanımlanan iki tarafın da uçlarında konumlananlar, gerilim yaratmaya ve bu gerilimi yaşatmaya devam ediyor.

- Neden var bu gerilim, panik durumu; neden korkuluyor?
- Alıştığımız hayatın dışında bir hayatın bize empoze edileceği kaygısı hâkim. Ancak şunu da söyleyeyeyim; muhafazakârlık yaşam tarzımızın çok dışında, 180 derece ters bir şey değil! Melodramlara bakın, orada çok muhafazakâr değerler empoze edilir, bekâretini kaybeden kız tecavüze dahi uğramış olsa, kendisini asması gerekir mesela. Bunlara kimse karşı çıkmaz! Sol kesimin çok sevdiği o 'namus belasına gardaş döktüğümüz kan bizim...' şeklindeki muhafazakâr söylemleri kabul eden bir ülkeydik zaten. Bizim dokumuz muhafazakâr!

- Ama bu kez iktidar eliyle destekleniyor muhafazakârlık. Paniğin nedeni bu olmasın?
- Belki odur; ama mesela demokratik dünyada din ve vicdan özgürlüğünün bir parçası sayılan misyonerlik kavramını en büyük tehlike olarak gösteren bu iktidar mıydı sadece? Kendini solda tanımlayanlar, laikliğin bekçisi olarak gören insanlar da 'din elden gidiyor' söylemini kullanmadı mı? Laik hukukla yönetilen bu ülkede gerçek anlamda Müslüman-Gayrımüslim eşitliğinden söz edebilir miyiz? Şunu söylemek istiyorum, bazı kesimler, bazı şeyleri dillendirdiğinde bizim için sorun olmuyor ama bunu başka biri dillendirdiğinde sorun oluyor. Aslında biz yaşam tarzları savaşı yaşıyoruz.

- Toplumdaki gerilimin adı bu mu?
- Evet budur! Terliğini kapının önünde bırakan Merkez Bankası Başkanı'ndan, denize haşemasıyla giren kıllı adamlardan duyulan kaygıların altında, bir yaşam tarzı savaşı yatıyor.

- Bu savaş giderek yaygınlaşacak mı peki, değişir mi yaşadığımız hayatlar?
- Başkasının hayat tarzına karışmadan, insan haklarını kısıtlamadan birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu tespit İslami kesim için de geçerli. Onlar da ne kendi içlerinde ne de dışındaki kesimin haklarını, bireysel tercihlerini kısıtlamadan, bunlara karışmadan yaşamayı öğrenmeli.