kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Eylül 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Adnan Yıldız ve Esther Lu.

'Tesettürün Paris'i' İMÇ'de, Bienal rüzgârı esiyor

Evrim ALTUĞ
10. İstanbul Bienali'nde yer alan 'Büyük Aile Şirketi' adlı sanat projesi, Alman tasarım grubu Nazar'ın Türkiye'yle ilgili ürettiği sıra dışı moda tasarımlarıyla dikkat çekiyor..
Unkapanı'ndaki Manifaturacılar Çarşısı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) düzenlediği ve dün başlayan 10. Uluslararası İstanbul Bienali'nde 'Dünya Fabrikası' başlığı altında gezilen mekânlardan biri. İMÇ olarak anılan bu ticaret kompleksi, son yılların en hareketli dönemlerinden birini yaşıyor. Doğan Tekeli ve Sami Sisa imzasıyla, yarım asır önce inşa edilen modern yapı İMÇ'de, şu sıralarda güncel sanatın halka aktarımı ve yeni sergileme biçimleri üzerine bir dizi etkinlik var. Bienal'e davetli sanat profesyonelleri, Hou Hanru küratörlüğündeki etkinliği İKSV'nin özel servis araçlarıyla izliyor. Anadolu için, tesettür giyim sektörünün 'Paris'i haline gelen İMÇ'nin 5'inci Blok bölümü, 5535 numaralı tekstil atölyesi ise, Bienal rüzgârından bir nebze geride oluşturulmuş bir 'çağdaş sanat atölyesi'ne ev sahipliği yapıyor. ABD kökenli çağdaş sanatçı Nancy Atakan'ın mekan sahibi olduğu bu atölye, şimdilerde 'Büyük Aile Şirketi' / Big Family Business - BFB adlı projeye mekân ve ofis olarak, ikiye ayrılmış. Küratörler Adnan Yıldız ve Esther Lu, 'Good Gangsters' ortaklığıyla bu projeyi Bienal haricinde hayata geçirmek istemişler.

BİENALE HARİÇTEN GAZEL VAKTİ
Burası, Yıldız'ın tabiri ile, 'herkese açık bir ofis'. Çünkü ikiliye göre sanat, bilgi üretimi ve karşılıklı bilgi paylaşımı için bir buluşma noktası olmanın yanı sıra, özerk bir programın da parçası. Yıldız ve Lu, proje kapsamında 'Dövüş Kulübü' başlıklı tartışma oturumları planlamış. Hatta, açık öneriler ve sanatçı sunumlarını da içeren bu sürece, Sevin Okyay da yapıt okumaları kapsamında dahil edilmiş. Yıldız'a göre BFB projesinin oluşum nedenlerinden biri, Bienal'in üst katlarında yaşanan 'boyanmış ve yeniden düzenlenmiş', yeni galeri haline yönelik bir karşı duruş aslında. Bu yüzden, "Üst katlar biraz galerileştirilse bile, biz sanat üretimi için bulduğumuz mekanı, olduğu gibi kullanabilmenin önemini biliyoruz; bunu bir önceki Bienal'de öğrendik," diyor. Küratör Yıldız öte yandan, İMÇ mimarları Tekeli ve Sisa'nın mekânı oluştururken, öne sürdükleri 'ara mekân' kavramının da altını çiziyor. Nitekim, İMÇ'ye gelen sanat profesyonelleri de en ciddi sanat tartışmalarını, 'alelade' çayhaneler ve banklar ya da plastik sandalyeler arasında yapıyor. Bu beklenmedik sohbetler, esnafın da ilgisini çekiyor. Bugüne kadar Vasıf Kortun, Başak Şenova ve Pelin Tan gibi isimler de bu toplantılara katılmış. Adnan Yıldız'a göre günümüz sanat pratiği, biraz da aile içi ilişkilere benzer biçimde, yerel 'ağ'lardan yola çıkılarak oluşuyor. 5 Ekim'e kadar İMÇ'de bulunacak olan BFB'nin yedi özel projesi var. Mimariden moda, ekonomi ve edebiyata uzanan bu projelerin ilki ise Berlin'den gelmiş. BFB'nin proje odası ve vitrininde şu sıralarda, Geraldkidd ve Basclasse isimli iki sanatçının oluşturduğu ilginç moda işleri var. Bu arada Geraldkidd, Yıldız'ın söylediğine bakılırsa 'Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu çok merak ettiğinden' adını bu proje için 'Alikidd' olarak değiştirmiş. Kreuzberg kökenli Türklerin gettolaşması, yarı Fransız, yarı Güney Afrikalı Alikidd'i çok etkilemiş ve bu durum, tasarımlarına ilham kaynağı olmuş. Ve ortaya; Türkiye'deki bildik sembollerle oynayan ilginç önermeler ortaya koyan Alikidd'in işleri çıkmış. İkilinin ürünlerine verdikleri marka ise, Nazar / Âşıklar Ordusu. 'Anadolu'nun Paris'i' İMÇ'de sergilenen ve Nazar tarafından üretilen bu yapıtlara, 'Takılpera' isimli takı ve aksesuar markası da farklı ürünlerle destek veriyor. Adnan Yıldız, BFB projesiyle bir nevi 'yaratıcı kaos' amaçladıklarını söylüyor: "Ben buraya iki aydır gidip geliyorum ve buradaki -başı kapalı veya açık olsun- tüm insanlarla dost, arkadaş oldum. Onlar İngilizce-Türkçe bir dil konuşarak buradaki sanatçılarla iletişim kurmaya başladılar. İşte bu anlamda ben 'etkileşim tasarlamayı' seviyorum. Biz bu yapıtları sunmaya hazırlanırken, komşu dükkânlardan merak ve yardım da gördük. Bu insanlar tesettür satarlarken, kendileri de bunu giyiyorlar tabii. Onlar işlerimizi asarken de bizimleydiler. İşte ben sanatın en önemli etkisinin, başka bir insanda merak uyandırması olduğunu burada gördüm. Zaten Alikidd de, kendini Türkleştirmeye çalışarak, bu merakı göstermeye çalıştı. Alikidd, yaşadığı Kreuzberg'deki Türkleri kendine konu olarak seçti, burada ise bu konuyu kendini Türkleştirmeye çalışarak sorguladı. Hatta tesettür giyimin biraz üniformalaşması ve İslam ideolojisinin güçlü metaforları da, Alikidd'in işlediği sorulardan biri oldu." İnternet: www.iksv.org/bienal - www.bigfamilybusiness.net
Haberin fotoğrafları