kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
94 yılında Aksiyon dergisinde çalışmaya başlayan Nihal Bengisu Karaca, Zaman gazetesinin haftasonu eki Turkuaz’ın yayın editörü ve Zaman gazetesi yazarı. Sinema yazıları da yazan Karaca’nın Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır isimli bir kitabı var. Son bir yıldır Yeni Aktüel dergisine de yazılar yazıyor.

Rejimin sahipleri demokrasiyi depresyona sürüklüyor

ŞİRİN SEVER
06.05.2007
Yeni Aktüel dergisi ve Zaman gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, Çağlayan ve Tandoğan mitinglerinin 'çağdaşlık ölçüsü son derece sakil kimseler' tarafından yönetildiğini ve bazı kitlelerin 'hayat tarzınız tehlike altında' cümlesi ile ikna edildiklerini düşünüyor: Ben ne Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerekliliğini, ne de laikliğin lüzumunu tartışan biriyim. Ancak, asker sivil siyasete müdahale etmediği sürece kabule şayandır!..
-Aslında 'Değiştik' diyen bir partiye ve onun Meclis'teki üyelerine 'Biz size inanmıyoruz' haykırışı mıydı yapılan mitingler? - Mitingin tabii ki tek nedeni bu değil. Evet sonuçta var olan, halkın oylarıyla, sandıktan çıkarak gelmiş bir partiye çeşitli itirazlar söz konusu; bu demokratik toplumlarda olmalı. AKP'nin de bir sürü hatası olabilir, çok iyi yönetmemiş olabilir, çok iyi hükümet etmemiş olabilir ama bütün bu rahatsızlıklar, neden sürekli laiklik hassasiyeti paralelinde hizalanır? Bu masum değil, bölücü bir kurgu.

- Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde kullanılan yanlış söylemler, mesela Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın "Dindar cumhurbaşkanı seçilecek" açıklaması panik havası yaratmış, tedirginliği artırmış olabilir mi? - Öyle bile olsa çok ciddi bir şekilde orantısız güç kullanımı söz konusu!

- Ne demek bu? - Mitingleri, devamında gelen muhtırayı, Anayasa Mahkemesi'nin 367 denilen hurafeyi ciddiye alarak karar vermiş olmasını göz önüne alırsak, ciddi bir orantısız güç kullanımı söz konusu. Yani Arınç bu partideki tek ehil ve yetkili ağız değil! 'Bunlar Arınç'ın görüşleridir' denilebilir, rahatsız olunduğu bildirilebilirdi. Yumuşak bir darbe tehdidini hak edecek bir söylem değil bu! Sonuçta Arınç, 'yobaz, şeriatçı' cumhurbaşkanı seçilecek' demiyor, istenen çok açık; dine saygılı cumhurbaşkanı!

- Sizin algılamanız bu şekilde ama neden bu söylemin yanlış algılamaya müsait, tedirgin bir 'taraf'ın olduğu düşünülerek hareket edilmiyor? Ne yazık ki bir kutuplaşma, kamplaşma var toplumda, acaba AKP hiç mi hata yapmıyor bu süreçte? - Ofer görüşmeleri, Galataport ihaleleri, özelleştirme konusundaki ısrarı ve hatta AB'ye girme noktasındaki heveskârlığı olmak üzere, AKP beni de kusursuz biçimde temsil ediyor diyemem! Ama toplumsal kutuplaşmayı artırıcı, kışkırtıcı rol oynadığını düşündüğüm bir girişimini de hatırlamıyorum. Mesela 28 Şubat'ın birtakım gerekçeleri vardı, fakat o zaman bile, 'yukardakiler'in iktidar mücadelesi dar bir alanda kaldı. Şimdi resmen sokağa taşınmış durumda ve bir kitle 'hayat tarzınız tehlike altında' cümlesiyle 'ikna edilmiş...' Mitingleri düzenleyenlere ciddi itirazlarım var. Laikliğin tehdit altında olduğu söylemini bir kışkırtma aracı olarak kullanıyorlar.

KAVRAM KARGAŞASI VAR

- Bu kadar çok insanın 'ikna edilmesi' mümkün mü peki? - 'AKP cumhurbaşkanı seçerse modern yaşam tarzımız tehlikeye girecek' duygusuna ikna edildiler, bu bir. İkincisi, AB ve ABD'den gelen birtakım ziyaretçilerin ılımlı İslam gibi kelamlar sarf etmesi dolayısıyla AKP'yi emperyalist güçlerin bir uzantısı, bir kuklası olarak görmeye ikna edildiler. Üçüncüsü, ulusal birlik ve bütünlüğün tehlike altında olduğuna ikna edildiler. Ama 'Çankaya'da çağdaş bir çift istiyoruz' sloganını kullanan kitlelerin o miting meydanlarında 'kahrolsun batı' diye bağırmalarına anlam veremiyorum.

- Kavram kargaşası mı var? - Çok ciddi bir kavram kargaşası var ve orada kimse ne istediğini bilmiyor.

- O kalabalığa bakıldığında toplumun gelişiminden en çok payı alan, Avrupa'ya en çok giden, orada okuyan, Avrupai kesimler ağırlıktaydı ama AB karşıtı sloganlar vardı... - Ayrıca başörtüsüne çağdışı diyorsak; bunu dile getiren kitleler niye 'AB defol' diye bağırıyor? Birbiriyle tutar yanı olmayan sloganların hâkim olduğunu görüyoruz ama o kitleyi bir araya getiren şey, kaygı.

- Yaşam tarzlarının değişeceği kaygısı mı? - 'AKP kendi içinden bir cumhurbaşkanı seçerse başı açık dolaşamazsınız' söylemi ve korkutmacası var bazı kitlelerde. Bunu asla küçümsemiyorum ama bu kaygının toplumu çok marjinal yerlere götürebileceğini düşünüyorum. Bu durum, tek kelimeyle aşırı eller doğrultusunda yönetiliyor. Çünkü bu kesimler, organizatörlerden bahsediyorum, sırtını orduya dayamaktan çekinmiyor hatta bunu moral üstünlüklerini teyit eden olgu olarak görüyorlar.