kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ATİLLA DORSAY

Türklerle birlikte!..

Dünyanın en ünlü festivali tam 60 yaşına basıyor. Aslında daha yaşlı olabilirdi. Ama Eylül 1939'da, daha önce başlamış olan Venedik Festivali'ni kıskanarak rakip olsun diye yola çıkılan ilk festival, hemen o günlerde İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle ertelenmiş. Ve ancak 1946'da yapılması mümkün olmuş. O zamandan beri, Mayıs 1968 olaylarının getirdiği zorunlu iptal dışında vukuat yok. Ve böylece 60. yıl gelip çatmış. Ben festivali (ara vermelerle de olsa) 1970'den beri izlemeye çalıştım. Bu konudaki kimi anı ve anekdotlarımı bu ayki Milliyet Sanat'a yazdım: 'İki elim kanda olsa Cannes'a giderim!' başlığıyla... Evet, Cannes her türlü cila ve dedikodunun dışında, has bir sinemasever için heyecanlı bir buluşmadır, bir tutkudur, giderek bir hastalıktır. O yılın en iddialı tüm filmlerini bir arada görmek, yaratıcı ve yıldızlarını yakından tanımak kaçırılacak şey mi? Çarşamba gecesi açılacak olan 60. Cannes için yola çıkarken, özellikle Altın Palmiye için yarışacak filmleri topluca hatırlatmak istiyorum. Amerikalı ustalardan, Coen kardeşlerin Yaşlı Adamlar Ülkesi, David Fincher'in Zodiac, Quentin Tarantino'nun Ölüm Kanıtı, Gus Van Sant'in Paranoid Park, James Gray'in Gecenin Sahibiyiz filmleri var. Avrupalı ustalardan Aleksander Sokurov Alexandra, Bela Tarr Londralı Adam, Andrey Zvyagintsev Sürgün, Emir Kusturica Bana Söz Ver, Cristian Mungui 4 Ay, 3 Hafta ve 2 Gün, Ulrich Seidl İmport Export, Julian Schnabel Dalgıç Hücresi ve Kelebek filmleriyle yarışmaya katılacak. Fatih Akın'ın elbette Almanya adına yarışacak filmi Yaşamın Kıyısında ise biz Türkler tarafından da merakla bekleniyor. Ev sahibi ülke Fransa da iddialı: Hep cinsel açıdan kışkırtıcı filmleriyle tanınan Catherine Breillat Eski Metres, Christophe Honore Aşk Şarkıları, Raphael Nadjari Tehilim filmleriyle yarışacak. İran'dan şaşırtıcı bir film var: Bir genç kızın İslam devrimi sırasındaki serüvenini anlatan canlandırma filmi Persepolis. Uzakdoğu'dan Wong Kar Wai'nin My Blueberry Nights, Kim Ki- Duk'un Soluk, Naomi Kawase'nin Mogari Ormanı, Lee Chang- Dong'un Gizli Günışığı filmleri var. Latin Amerika ise gizemli Carlos Reygades'in Sessiz Işık yapımıyla temsil ediliyor. Tabii daha çok şey var. Resmi bölümde yarışma dışı olarak izlenecek filmler arasında parlak bir kadroyu Cannes'a getirecek olan Ocean's 13, son Michael Moore belgeseli Sicko, son Michael Winterbottom filmi Güçlü Yürek de var. Çeşitli yan bölümlerdeki sayısız filmin arasında, bizden Semih Kaplanoğlu da yeni filmi Yumurta ile yer alıyor. Jüride Orhan Pamuk'un olması da başlı başına bir olay: Bizim için olduğu kadar, kültürlü Batılı aydınlar için de... Ayrıca restore edilmiş 10 kadar klasik film ve çeşitli nostalji bölümleri, geniş bir Film Pazarı, kısalar ve öğrenci atölyeleri, ustalardan sinema dersleri, panel ve tartışmalar da var. Bizden her yılki gibi bir Türk standı ve TÜRSAK yönetiminde bir Altın Portakal standı, filmlerimizi tanıtacak. Kısacası, bu yıl Cannes tam bir şenlik olacağa benziyor.