|
Engelli koşu!
Geçenlerde, öğrencisi olduğu üniversitede medya üstüne derste konuşmaya davet etmişti.
Gidemedim.
Telefonlar ve yazışmalardan, bildiğim ortalamanın epey üstü ilgi ile bilgiye sahip "farklı" bir öğrenci olduğunu hissetmiştim.
Yeni mesajı, bir başka "farklı" durumunu, tüm o konumda olanlar adına da ifade ediyordu.
Bülent Yılmaz, bakın bana ve size, "aramızdan birileri" diye kolayca geçiştiriverdiğimiz ama "ne kadar aramızda olabildikleri"nin pek farkına varmadığımız "bir yer"den sesleniyor:
"Sizin tabirinizle "Dipsiz" medyamızda kolektif umursamazlıkla yok sayılan kitlelerden pek bahsedilmez.
Saysak üç, beşi geçmeyeceklerin duyarlılıkları olmasa, memlekette hak, hukuk sadece güçlülerin sahip olduğu bir anlayışın hegemonyası altında kalacak.
Eski Yunan demokrasisinin, köleler, kadınlar ve sakatları kapsamaması gibi, ülkemizde de belli kitleler inanılmaz haksızlıkların pençesinde kıvranıyor.
Seslerini duyuramıyor ve çığlıkları hep aynı yerde düğümlenip kalıyor .
Engelliler gibi.
Hiçbir azınlıkla kıyaslanmayacak bir yok saymanın avucunda, yapayalnız 8.5 milyonluk bir kitle.
Hükümetin tüm sorunlarını hallettiği iddiasındaki engellilerin, bilinenler dışında da ilginç mağduriyetleri var.
Ancak onlardan giden basın bültenleri bile, hani sizin haberin doğası üzerine eleştirilerinizin en somut yansıması olarak, bir türlü filtrelerden geçemiyor.
Aralarındayım; iyi biliyorum. İnsanda derin bir ölme, yok olma hissi uyandıran uygulamalar karşısında bata çıka hayata tutunma mücadelesi vermekten nasıl olup da bıkmadığımıza şaşıyorum.
Süslü pullarıyla önemliymiş zannedilen bunca konu arasında sesleri ısrarla duyulmayan bir kesimin çığlıklarından birine kulak vermek isterseniz, www.engelliler.biz sitesine lütfen bakıverin.
Sakatların otomobil alımındaki, kullanımındaki garabetle ilgili kampanya.
Araba alacak parası olan sakatlar diye de yorumlanabilir...
Hiçbir toplu ulaşım aracından yararlanamayan, ailesinin tüm imkanlarını kullanarak, herhangi bir yere gidebilmek için bir araca mecbur olanların sorunu diye de...
Zenginler, aldıkları her aracı şirket vergisinden düşerken, hayata tutunabilmek için yıllarca para biriktiren bir engelliden devletin, hangi hizmeti gerekçesiyle vergi aldığı da sorgulanabilir.
Görebilmeyle, hissedebilmeyle ilgili bir durum.
Üretim ilişkilerinden, sosyal hayattan, şehirlerden, salonlardan, üniversitelerden hatta aşklardan, fiziksel ve zihinsel engellerle dışlanmış devasa bir kitlenin haykırışlarından biri bu."
Kampanyanın adı, "Arabam benim bacaklarım".
Misal, eski filmdeki gibi "Sol ayağım".
Kesik ayağıyla hem engelli hem engelsiz kabul edilen, hem vergiden muaf sayılıp hem vergilendirilen, sıfır hatalı olduğu kazada "sakat cezası " kesilen, engel üstüne engel konan ve hepsinden geçmesi beklenen insanların "seyir" dertleri, sesleri ve çare talepleri.
Bir gün bir ara sendeleseydiniz; sanırım siz de, düşmemek için tutunacak bir yer, bir el, bir omuz arardınız .
|
