  |
|
'Hain' Nazım Hikmet
 Nazım Hikmet son günlerde yine gündemde. Kimileri için o hâlâ 'hain.' Doğrudur; Nazım Hikmet'in hayatında ihanetler var. Saat 21.00-22.00 şiirlerini yazdığı Piraye'ye; parmaklıkların ardından görüp, aşık olduğu Münevver Hanım'dan dolayı ihanet etti. 12 yıl 7 aylık hapislik, açlık grevi ve binbir zorlukla gelen özgürlüğün ardından evlendiği ve çocuğu Mehmet'in annesi Münevver'e de ihanet etti. Nazım, Türkiye'den kaçtıktan sonra yattığı sanatoryumda karşılaştığı ve yıllarca birlikte olduğu doktor Galina'ya da ihanet etti. Hayatına giren son kadın Vera'ydı. Vera için Nazım'ın en fazla kıskandığı kadın da diyebiliriz; son gecesini birlikte geçirdiği kadın da... Sadece bu ihanetler değil, Nazım'ın hayat hikayesindeki bazı dönüm noktaları da sizi kızdırabilir. Nazım kaçtıktan sonra yurtdışına çıkışına izin verilmeyen karısı Münevver ve oğlu Mehmet, İtalyan komünistlerin yardımıyla Türkiye'den kaçtılar. Ailenin onca yıllık ayrılığın ardından Varşova'daki buluşması soğuk geçti. Nazım yaşadığı tüm aşkları, yazdığı mektuplarda Münevver'e anlatmıştı. Bu soğukluğun sebebi belki o anlattıkları, belki de İstanbul'dan gelen Münevver'in onu aldattığı haberleriydi. Liste uzun, adam akıllı yazmaya kalkarsak 1920'li yıllarda Moskova'da evlendiği Nüzhet Hanım ve doktor Lena'dan başlamamız gerekir. Sonuç olarak, Nazım Hikmet sevdiği kadınlara ihanet etti ama vatanına asla! Gitmeden önce yazdığı piyesler Türkiye'de yasaklanmıştı. Sovyetler Birliği'nde de farklı olmadı. Stalin dönemini eleştirdiği 'İvan İvanoviç var mıydı yok muydu?' oyunu da Stalin'in ölümüne rağmen yasaklandı. Ankara'ya ilk gittiği milli mücadele yıllarının başında ondan şiirler yazması istenmişti; Stalin öldüğünde de Komünist Parti matem şiirleri yazmasını istedi. Türkiye'de yazdıkları fazla coşkulu bulunmuştu, Stalin için yazdığı ise fazla coşkusuz... Öldüğünde hem Polonya hem de Sovyetler Birliği pasaportu taşıyordu. Hasreti Türk Cumhuriyeti pasaportuydu. Yazarlar Birliği'nin düzenlediği törenle Moskova'daki ünlü Novodeviçiy Mezarlığı'na gömüldü. Hasreti; Anadolu'da bir çınar ağacının altıydı... Nazım bir destan kahramanı değil, zaman zaman duygusal zaaflara da düşebilen bir insandır.
|
