| |
|
|
İstanbul gecelerinde bir dünya güzelliği..
EMRE Ergani'nin "İstanbul'un gece hayatı en fazla 6 bin kişidir. Yıllardır tüm mekânlar bu 6 bin kişi etrafında döner. İşletmeciler sırf bu 6 bin kişilik pastadan pay kapmak için benzer yerler açmak yerine, pastayı büyütecek başka şeyler yapmalı" dediğini Onur Baştürk yazmıştı.. Daha sonra başkaları da konuya girdi.. Cengiz'di galiba, Semercioğlu.. "Fark yaratmak gerek" dedi.. Doğrusu bu.. Birbirine benzer yerler açınca, birbirine benzer müşteriler geliyor hep.. Bunların sayısı da, Emre'nin dediği gibi bir avuç.. Ama fark yaratmak kolay değil.. Her meslekte fark yaratmak kolay değil.. Dün gece Metin Uca ile sohbet ediyorduk.. İşin çok içinde ya.. Dedi ki.. "Televizyonlara bakın.. Yeni bir program, yeni bir formatı onlara kabul ettirmek, deveye hendek atlatmaktan zor. Bir yığın kapı yüzünüze kapanıyor.. Sonunda biri cesaret ediyor.. Program başlıyor. Haydaaa.. O orijinal teklifin yüzüne bakmayanlar, başarıyı gördüler ya, saçmasapan taklitleri için yarışa giriyorlar. Ayni gece ayni türden yığınla program izlemek mümkün.." Aynen öyle.. Fark yaratmak düşünce, yeni bir şey koymak cesaret ister. Oysa denenmiş ve başarılmışı taklit o kadar kolay ki..
Bir süreden beri, yurtiçinden, dışından İstanbul'a gelen konuklarımı bir yolunu bulup mutlak Q Jazz Bar'a götürüyorum.. "Dünyanın en iyi kulübü" olduğu büyük iddiası ile.. Daha bugüne dek "Hadi canım" diyen çıkmadı.. Neden?.. Bir defa mekân.. Gerçek bir dünya güzeli Boğaz'a panoramik bakan kaç kulüp var dünyada.. Ancak Ahu Aysal gibi bir çılgının cesaret edeceği Les Ottomans'ın yanı.. Ahu işçi gibi çalıştı, bürokratik engeller yüzünden defalarca duran ve bu yüzden yıllar süren inşaatın başında.. Bıkmadan, usanmadan, umudunu yitirmeden.. Bir daha geri gelmesi otelcilikle mümkün olmayan 64 milyon doları, bu ülkeye, bu Boğaz'a bir inci kazandırmak için yatırdı, gözünü kırpmadan.. Ortaya, eşi Ünal'a teklif edip "Kapıda bilet kes, müze gibi gezdir" dediğim, bir eser çıktı.. Q Jazz Bar, bu otelin parçası işte.. Ahu, kulübün de çok farklı olmasını istiyordu. Çok iyi tanıdığı M. Ali Açılmış ve onun Q Jazz Barı'nı kendisi davet etti. El ele verdiler, burayı açtılar.. Les Ottomans ile fevkalade uyumlu bir dekorla.. Bir kulüp olarak artık tek eksiği programdı. Özellikle New York piyasasını çok iyi bilen M. Ali, dünya çapında yıldızlarla anlaşmalar yaptı.. Şu anda, Broadway'in en önde gelen müzikal yıldızlarından B.J. Crosby söylüyor mesela.. Şimdi özellikle hafta sonlarında yer bulmak pek kolay olmuyor.. İstanbul halkı da farkı fark etti.. Bu arada gözüme çarpan bir şey daha var ki, çok keyifleniyorum. Ben bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, kulüplerin altın devrine yetiştim. Canlı orkestralar ve şovlar devri.. Şimdi nostalji.. Ankara'nın Playboy Kulübü mesela.. Yemekte bir yerel orkestra müzik yapardı. Yemek bitince Şerif Yüzbaşıoğlu'nun müthiş orkestrası şova eşlik ederdi. Şov bitince de, Şanar ve Onlar (Yurdatapan ve Atilla Özdemiroğlu yani) dans müziğine başlarlardı, sabaha kadar.. Göl Gazinosu'nda mesela.. Behiye Aksoy ile şov bittikten sonra, Orhan Sezener orkestrası çıkardı sahneye.. Kontrbascı Tanju Okan da şarkı söyleyerek dansa davet ederdi konukları.. Diskolar icad edildikten sonra canlı orkestralar bitti.. Kulüplerde dans da bitti. Zaten tek kulüp var İstanbul'da Günay.. (Bu arada, Ebru Gündeş başlıyor bu hafta Günay'da.. Bu şu demek, ben de sezonu açarım artık.. Ebru'ya alaturka söylemediği için kızarım, doğru.. Ama yazın Açıkhava'da Muazzez Abacı ile şovu harikaydı, bayıldım. Şimdi koşa koşa gideceğim.) Gece bir gibi falan şov bitiyor Günay'da.. Millet kalkıp gidiyor.. Dans unutulmuş çünkü.. Q Jazz Bar'ın pisti doluyor işte.. Millet yeniden dansı hatırlamaya başladı.. Ayağa kalkıp tek başına sallanmak değil.. İki kişi ile dans gibi dans.. Seyre doyamadığım çiftler var.. Mesela 82 yaşında hâlâ müthiş rock'n roll yapan İlham Gencer'i damını döndürürken görmek gerek.. M. Ali, bu dönüşü sezdi.. "Şimdi biraz daha kulüpleşmeyi düşünüyorum" diyor.. Zaman zaman cazdan popa dönüp, genç konukları da cezbetmek.. Dansı daha da teşvik etmek.. Olur.. Çok da iyi olur.. Boğaz'ın dünya güzelliği, daha da çekici, daha da benzersiz olur.. Teşekkürler Ahu.. Teşekkürler M. Ali!..
|