Yok deve!
Kaddafi Afrika Birliği Zirvesi'ne devesiyle gidince her yere haber oldu. Sheraton Oteli'nin bahçesine kurdurduğu çadır da hayli ilgi çekti. Nasıl çekmesin? Dün Bakan Kürşad Tüzmen, Kaddafi'yi eleştiren yazısı sebebiyle Fatih Altaylı'ya telefon etmiş. Kısaca "Siz o yazıyı yazdığınızda Libya'daydım. Sizin yüzünüzden şahane giden görüşmeler berbat oldu, bir çuval inciri berbat ettiniz. Memnun musunuz" demiş. Okuduklarınıza inanamadınız değil mi? Bir daha okuyun lütfen. Bir bakan bir gazeteciyi kendi gezisini sabote etmekle suçluyor. Niye? Çünkü ziyaret ettiği ülkenin lideri, süt içebilmek için Etiyopya'daki zirveye devesini de götürmüş. Siz bundan daha haber olan bir olay gördünüz mü? Bakan devam ediyor. "Bu işler topyekun seferberliktir, bakış açınız sinirlerini bozmuş, şimdi onları temizlemeye uğraşıyoruz." Öncelikle şunu belirteyim. Bahsettiğiniz seferberlikle gazetecinin uzaktan yakından ilgisi olmaz. Eğer her adımımızı acaba ülkemin çıkarları neyi gerektiriyor diye düşünerek atsaydık özgür gazetecilikten falan söz edemezdik. Benim asıl üzüldüğüm ise kabinede düşünce yapısını beğendiğim, vizyonuna güvendiğim isimlerden biri olan Kürşad Tüzmen'in gazetecilere böylesine hastalıklı bir bakış açısına sahip olması. Ne istiyorsunuz Sayın Bakan, bundan böyle sabah toplantılarına ek bir gündem mi ekleyelim? İsmi "Bakanların Programı" olsun. Hangi bakan neredeymiş, onu zaten haber merkezi takip ediyor. Biz bu programları önceden yazarlarımıza da gönderelim. Hani işinizi bozmaya kalkan yazılara cüret etmesinler diye! Şimdi düşünüyorum, acaba Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz'in delik çoraplı fotoğraflarını yayınlamamıza Bakan Ali Babacan bozulmuş mudur? Belki bu aralar Amerika gezisi planlayan Abdullah Gül'ü bile bilmeden küstürmüşüzdür canım! Unutmadan Salih Memecan'a da haber verelim de sakın Amerika gezisi boyunca Başkan Bush ile dalga geçen karikatür yapmasın. Ne de olsa bir seferberlik içindeyiz! Her ne kadar dalga geçmek için yazıyor olsam da bunları buraya taşıdığım için bile utanıyorum. Ben arzu ederdim ki ülkemin bir bakanı kendisine bir Türk gazetecinin makalesi için surat asan Libyalılara şöyle desin: "Bizim ülkemizde demokrasi vardır, basın özgürlüğü vardır." Yoksa makaleyi yazan gazeteciyi paylamaya kalkmasın! Libya'dan bir farkımız olsun! (Not: Acaba Sayın Bakan, Altaylı'nın bozduğu ilişkileri düzeltmek adına neler söyledi, çok merak ediyorum doğrusu)
|