kapat
   
18 Ocak 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Başarılı ülkeler dışarıdan göç alır...

Bir ülkede yaşayanların mutluluğunu, o ülkedeki yönetimin başarısını ölçmek için sayısız kriterler vardır. Gelir dağılımı, enflasyon ve istihdam rakamları, bu kriterlerden bazılarıdır. Adalet, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin mükemmeliyeti de, o ülkenin hem gelişmişliğini, hem de toplumsal mutluluğunu yansıtır.
Bir de bu kriterlerin henüz bilinmediği ama yine de yaşayanların mutluluğunun ve yönetimlerin başarısının anlaşılmaya çalışıldığı, eski çağların kriterleri var.
Örneğin eski Çin'de bir ülkenin başarısı, o ülkenin aldığı göçlere bakılarak anlaşılırmış. Nitekim Konfüçyüs de, "Göç alan ülkeler, göç veren ülkelerden daha ileri, daha müreffehtir" dermiş.

SERMAYE DE KAÇAR
Türkiye'nin hatırlayabildiğimiz yakın tarihine bir göz atarsak, bu açının doğruluğunu anlarız. Ülkenin örtülü bir iç savaş yaşadığı 1980'e dayanan dönemde, imkânı olan her kesimin ve orta sınıf üyesi insanların da yaygın biçimde Amerika'ya kapağı atabilmek ve bir "Green Card" sahibi olmak özlemini seslendirdiğini hatırlarız. Çocuklarını okula göndermeye korkan ailelerin ve kurtarılmış bölgelere bölünmüş bir ortamın dönemiydi o yıllar.
Tıpkı insanların ülkeden kaçmaya çalışması gibi, ekonominin krizden krize düştüğü dönemlerde sermayenin de Türkiye'den kaçtığı dönemler yaşandı yakın geçmişimizde. İsviçre bankaları, Türkler için Türkiye bankalarından daha güvenilir kurumlar değil miydi?
Tarihin ilk çağlarından beri, yaşayanların mutluluğunu ve yönetimlerin başarısını ölçmeye yarayan bir diğer kriter de, "Kanunlar önünde herkesin eşit olması" dır. Bütün düşünürler, "Kanunlar önünde herkesin eşit olduğu ülkelerde istikrar ve huzur vardır" görüşünde birleşirler. Bugün ise, "Hukukun üstünlüğü" kavramı içinde daha da gelişmiş bir boyuta taşındı bu olgu. Hukukun devletin de üzerinde olduğu, kanunları yapanların da o kanunlar karşısında vatandaşlarla eşit konumda bulunduğu bir düzen amaçlanıyor bugünün dünyasında.
Bu genel değerlendirmeleri bildiğiniz zaman, gerek kendi ülkenizin, gerekse dünya ülkelerinin hangi başarı ve mutluluk düzeyinde bulunduklarını anlamanız kolaylaşır.
Örneğin geçen hafta bulunduğumuz Küba hakkında yazdığımız yoruma Türkiye'deki Küba Büyükelçisi'nden de tepki geldi. Sayın Büyükelçi, Castro'nun bir diktatör olmadığını ve Küba halkının mutluluğunu görmemenin, Amerikan güdümlü bir tutum olduğunu yazmıştı mektubunda.

KÜBA ÖRNEĞİ
Tabii ki amacım güzelim Küba'yı rejiminden ötürü kötülemek değildir. Ama eski Çin kriterlerini hatırlayıp, "Neden 100 binlerce Kübalı kendi ülkelerinde yaşamak yerine kitleler halinde deniz aşırı topraklara göç ettiler" sorusuna cevap aramayı tercih etmek durumundayım.
Aynı durum İran ve Irak için de geçerli değil midir?
Bir ülkede çoğunluğun var olan rejimi desteklemesi, o rejimin o ülke halkı için en iyisi olduğunu göstermez ki. O ülkede mevcut rejimi desteklemeyenlerin de yaşayabilmesi, can ve mal güvenliklerinin var olması, mutluluğu ve yönetim başarısını kanıtlar.
Tabii bir de demokratik yolla yönetimlerin değiştirilebilmesi, değişimin o ülke yaşamına sancısız biçimde yansıyabilmesi meselesi de gündemlerde bulunmalıdır.
Bütün bu gerçeklerden, tabii ki Türkiye'yi yönetenler de ders almalıdır.
Siyasi iktidar sahipleri veya devlet gücünü ellerinde tutanlar, bunları kendileri gibi düşünmeyenlere karşı kanunlar önünde eşitliği bozmak için kullandıkları takdirde, ne ekonomik kalkınma, ne de görünürdeki istikrar, uzun süreli olabiliyor.
Bu açıdan Türkiye yabancı sermayeye olduğu gibi, tüm farklılıklarıyla kendi insanlarına da cazip bir ülke niteliğini hep korumalıdır. "Bana bu ülkede gelecek yok" duygusu hiçbir Türk vatandaşında bulunmamalıdır.
Tarih de, bugün de bu ana dersleri aktarıyor hepimize.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yurtta sulh olmadan cihanda sulh mümkün müdür?   / 14-01-2007
 Ulusal birliğin eşsiz yapıştırıcısı demokrasidir   / 13-01-2007
 Siyasi kaderimizi neden Papadopulos'un eline bıraktık?   / 12-01-2007
 Çağ dönümünde yaşamak kitleleri bunaltır...   / 11-01-2007
 Saddam'ın hatalarından bile ders alınamaz mı?   / 10-01-2007
 Küba'da zamanı donduran Castro hasta yatağında...   / 09-01-2007
 Bayram kovalar, bayramcılar kaçarken...   / 01-01-2007
 Biz bütün Nobelleri kolayca alabiliriz...   / 31-12-2006
 Da Vinci Uykusu ile daha çok yaşayabilirsiniz...   / 30-12-2006
 Cumhurbaşkanı Sezer istifa ederse kriz erken çözülür...   / 29-12-2006
ERGUN BABAHAN
Musul ve macera
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül...
MEHMET BARLAS
Başarılı ülkeler dışarıdan göç alır...
Bir ülkede...
UMUR TALU
Henüz Yaşar'ken
Yaşar Kemal bu toprakların...
ERDAL ŞAFAK
30 Yıl Savaşı
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi...
İncirlik'te ne hazırlığı?
Yeni Irak stratejisini ülkedeki İran bağlantılarını kesmeye odaklayan...
Türkiye lafı salonda alkış tufanı kopardı
İktidar partisinin tek adayı Sarkozy oldu. Fransız lider "AB'nin...
Elde var bir
Elde var bir
100. yılında Süper Lig ve UEFA'da şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu